Prizreni
Araba Prizren'e yaklaşıyordu. İçlerinde, uzun zamandır ayrı kaldıkları şehrin özlemi vardı. Coşo, arka koltukta uyuyan Farke'yi uyandırdı.
Farke -Geldik mi?
Coşo -Geldik, geldik!
Farke, başını kaldırdı: - İşte Sinan Paşa camii. İşte Topli aldığımız fırın. Teranda'nın önünde duran ayakkabı boyacısı da orda.
Arabacı - Hangi mahalleye gidicez?
Coşo - Kurila'ya. Bizim ev orda...!!!!
Coşo ve Farke, Kurila'daki bir zamanlar bırakıp gittikleri evlerine vardıklarında, Coşo, bahçe kapısını ardada çaldı. Tanımadıkları bir genç kız açtı. Yüzü parlak, beyaz tenli, onaltı yaşlarında bir kız. O da Coşo'yu tanımıyordu, annesine seslendi.
Coşo, gözlerinin içine bakacağı sevinçli gözler aradı. Lakin yoktu. Mutlu ve heyecan dolu anlar yoktu. Bu kadim şehirin üstünden esen rüzgâr, bu eve anılardan başka bir şey bırakmamıştı. Coşo' nun canı sıkıldı. Evden çıktı, Şadırvan meydanına doğru yürüdü. Farke, evde kalmıştı...
Yorumlar
Yorum Gönder