Afro Karayip bir hikaye
Elbette, işte Afro-Karayip kültüründen esinlenilmiş bir kısa hikaye:
---
Anansi'nin İzinde
Sabahın erken saatlerinde Karayipler’in ufkuna kızıl bir güneş doğarken, Marisol sahildeki kayaların üzerinde oturmuş, denizin sessiz dalgalarını izliyordu. Denizin kokusu, tuz ve serin esintiler ona çocukluğunda büyükannesinden dinlediği hikayeleri hatırlatıyordu. Anansi, kurnaz örümcek, her seferinde insanları kandırır, ama her defasında bir ders verir, demişti büyükannesi. Anansi'nin, tanrılardan ateşi nasıl çaldığını, ormanı nasıl kandırdığını anlatırdı büyükannesi; onun hikayeleri bir zamanlar Marisol’un hayal dünyasını süslerdi.
Ama bugün başka bir şey vardı. O sabah kapısının önünde bulduğu eski bir şişeyi düşünüyordu. Şişenin içinde küçük, solgun bir kağıt vardı. Üzerinde yalnızca bir cümle yazılıydı: "Anansi'yi bul."
Marisol kağıdı defalarca okudu. Bir şaka mıydı bu? Yoksa büyükannesinin anlattığı o eski hikayelere bir gönderme mi? Genç kadın, Anansi’yi aramak ne demekti, bilmiyordu. Ancak içindeki bir ses onu sahile çağırmıştı. Büyükannesi her zaman Anansi'nin sırlarının doğada gizli olduğunu söylerdi.
Gözlerini kapatıp, denizin sesiyle uyum içinde nefes aldı. Sahil boyunca yürümeye başladı, her adımında ayaklarının altındaki kum yumuşacık bir sıcaklık yayıyordu. Uzun palmiye ağaçlarının gölgesine geldiğinde, bir şey fark etti. Ağaçların arasında bir örümcek ağı parlıyordu. İnce iplikler sabah ışığında altın gibi parlıyordu ve ortasında küçük, siyah bir örümcek vardı.
"Anansi, sen misin?" diye fısıldadı Marisol, farkında olmadan. Tabii ki cevap gelmedi. Ama içindeki his ona doğru yolda olduğunu söylüyordu. Büyükannesi, "Anansi'yi bulmak istiyorsan, onun oyunlarını oynaman gerekir" derdi.
Marisol derin bir nefes aldı ve Anansi gibi düşünmeye çalıştı. Akıllı, kurnaz ve sabırlı. O anda fark etti ki, bu yalnızca bir hikaye değil, bir öğretiydi. Anansi'nin hikayeleri, zorluklar karşısında sabırlı olmayı, doğru anı beklemeyi ve her şeyin bir çözümü olduğunu öğretirdi.
Bir anda sahilin uzak köşesinde bir çocuğun ağladığını duydu. Koşarak yanına gitti. Küçük bir çocuk, kırık bir oyuncakla oturuyordu. "Bu, en sevdiğim oyuncaktı," dedi çocuk, gözyaşları içinde.
Marisol, çocuğun elindeki kırık oyuncağa baktı ve büyükannesinin bir sözünü hatırladı: "Anansi, en zor sorunları bile küçük oyunlarla çözer."
Oyuncağı eline aldı, ipi birbirine düğümleyerek tamir etti ve çocuğa geri verdi. Çocuk yüzündeki gülümseme ile ona teşekkür ederek uzaklaştı. Marisol, bir kez daha Anansi’nin varlığını hissetti. Anansi'yi bulmak, başkalarına yardım etmek ve zorlukları akılla çözmekti.
Denizin karşısına dönüp, artık cevabı bulduğunu hissetti. Anansi, yalnızca bir örümcek değildi; o, her zorlukta aklı, her sorunda sabrı ve her çözümde bilgeliği temsil ediyordu. Şişedeki not bir sır değil, bir yol göstericiydi.
Marisol o sabah, sadece bir hikayenin peşinden gitmediğini, Anansi'nin izinde kendi hayatındaki dersleri öğrendiğini fark etti. Büyükannesinin hikayeleri birer çocuk oyunu değil, hayatın kendisiymiş meğer.
---
Bu hikayede Afro-Karayip kültüründeki Anansi figürünü, Karayiplerin doğal atmosferi ve halkın yaşam tarzıyla birleştirerek bir arayış ve öğrenme süreci anlatılmaktadır.(afro Karayipler kültürü, chat GPT yazdı)
Yorumlar
Yorum Gönder