DENEMELER

Parasosyal insanlar, parasosyal ilişkilere giren kişilerdir. Parasosyal ilişkiler, bireylerin medya aracılığıyla ünlüler, karakterler veya internet fenomenleri gibi tanımadıkları insanlarla tek taraflı olarak geliştirdikleri ilişkilerdir. Bu tür ilişkiler, gerçek etkileşim veya karşılıklı tanışma olmadan, medya tüketimi yoluyla kurulur. Bu ilişkiler ilk kez 1956 yılında Donald Horton ve R. Richard Wohl tarafından tanımlanmıştır. Temelde izleyicilerin, medya figürlerini (örneğin televizyon karakterleri, radyo sunucuları, sosyal medya fenomenleri) gerçek hayatlarında varmış gibi hissetmeleri üzerine kuruludur. İzleyiciler, bu figürleri kişisel arkadaşlarıymış gibi algılayabilirler ve onlarla derin duygusal bağlar kurabilirler. Parasosyal ilişkiler çeşitli nedenlerle gelişebilir: 1. **Sürekli Maruz Kalma:** Medya figürlerine sürekli olarak maruz kalan insanlar, zamanla onları daha iyi tanıdıklarını ve onlarla kişisel bir bağ kurduklarını hissederler. 2. **Duygusal Yatırım:** İ

Honoré de Balzac, 19. yüzyıl Fransız edebiyatının en önemli yazarlarından biridir ve "İnsanlık Komedyası" (La Comédie Humaine) adlı devasa roman dizisiyle tanınır. Eserleri, yaşadığı dönemin toplumsal, ekonomik ve siyasi yapısını detaylı bir şekilde anlatır, bu yüzden tarihi bir belge niteliği taşır. Balzac'ın yazarlığını ve eserlerinin tarihsel önemini değerlendirirken birkaç ana noktaya odaklanabiliriz: ### Balzac'ın Eserlerinin Tarihi Belge Niteliği 1. **Toplumsal Yapının Tasviri:**    Balzac, eserlerinde 19. yüzyıl Fransa'sının toplumsal yapısını detaylı bir şekilde resmeder. Burjuvazinin yükselişi, aristokrasinin çöküşü, şehir yaşamı ve kırsal kesimdeki yaşam gibi çeşitli sosyal katmanları ve bunların etkileşimlerini işler. 2. **Ekonomik ve Politik Değişimler:**    Sanayi devriminin etkileri, ticaretin ve finansın gelişimi, hukukun ve siyasetin işleyişi gibi konuları işler. Özellikle finansal spekülasyonlar ve ekonomik çıkarların toplum üzerindeki

Evet, **Bab'Aziz: Ruhunu Tefekkür Eden Prens** adlı filmi biliyorum. Bu film, Tunuslu senaryo yazarı ve yönetmen **Nacer Khemir** tarafından 2005 yılında çekildi. İşte filmin konusu: Yaşı ilerlemiş ve kör bir derviş olan **Baba Aziz**, çölde sufilerin her otuz yılda bir gerçekleştirdikleri toplantının bilinmeyen yerini aramaktadır. Küçük torunu **Isthar** da, ona yardım ve eşlik etmektedir. Hayat dolu olan ve dedesini çok seven Isthar, dervişlerin toplantı yerini asla bulamayacaklarından korkmaktadır. Çıktıkları uzun çöl yolculuğunda ilginç insanlarla karşılaşırlar ve Baba Aziz torununa hikâyeler anlatır. Derviş olmak için tahtından feragat eden prensin hikâyesi de Aziz Baba’nın yol boyunca anlattığı hikâyeler arasındadır. Dervişlerin toplantı yerini bulduklarında ise, bu uzun yolculuk Baba Aziz için son bulmuştur¹²³.  Baba Aziz'in söylediği "Beni yaratan elbet yolumu gösterir" ifadesi, filmdeki derin düşünce ve teslimiyet temasını yansıtıyor. Bu tasavvuf

Kara deliklerin varlığı, evrende geniş kabul görmüş bir gerçekliktir. Bu bağlamda, kara deliklerin karşıtı olan ak delikler (beyaz delikler olarak da bilinir) teorik olarak öne sürülmüştür. Beyaz delikler, kara deliklerin tersi özelliklere sahip olacağı düşünülen hipotetik nesnelerdir. **Kara Delikler ve Beyaz Delikler:** - **Kara Delikler:** Yoğun kütleçekim alanlarına sahip olan kara delikler, ışık da dahil olmak üzere, çevresindeki her şeyi içine çekerler. Bu, olay ufku adı verilen bir sınırın ötesine geçen hiçbir şeyin geri dönmediği anlamına gelir. - **Beyaz Delikler:** Beyaz delikler ise, teorik olarak, kara deliklerin zaman tersine çevrilmiş hali olarak düşünülebilir. Beyaz deliklerin içine hiçbir şey giremez; aksine, içlerinde bulunan madde ve ışığı dışarıya salarlar. Ancak, beyaz deliklerin varlığı henüz gözlemlenmemiştir ve bu yüzden yalnızca matematiksel modellerde ve teorik fizik çalışmalarında yer alırlar. **Teorik Temeller ve Spekülasyonlar:** 1. **Genel Görel

**Yeni Dünya Düzeni ve Bilim Teknolojiye Saygı: Bir Yol Haritası** Muhammed'in Evi'ni örnek alarak yeni bir dünya düzeni tasavvur etmek oldukça ilginç bir konu. Bu düşünce, bilim ve teknolojiye saygıyı esas alan bir toplumun nasıl olabileceğini hayal etmemizi sağlar. İşte bu konuda bazı düşünceler: 1. **Küresel İş Birliği ve Liderlik**: Muhammed'in Evi, insanlar arasında iş birliği ve dayanışmanın önemini vurgular. Yeni dünya düzeninde, ülkeler arası iş birliği ve liderlik, küresel sorunları çözmek için temel olmalıdır. Bu, bilim ve teknolojinin gelişimine katkı sağlayacaktır. 2. **Bilim ve Teknolojiye Saygı**: Bilim ve teknoloji, insanlığın ilerlemesinin anahtarıdır. Yeni dünya düzeninde, bilimsel araştırmaların desteklenmesi, teknolojik gelişmelerin teşvik edilmesi ve bu alanlara saygı gösterilmesi gerekmektedir. 3. **Eşitlik ve Adalet**: Muhammed'in Evi, eşitlik ve adaleti önemser. Yeni dünya düzeninde, bilim ve teknolojiye erişimde eşitlik sağlanmalı, herkesin potan

Kadına, çok anlam yükleyebilirsiniz! Annedir, şefkatdir, merhametdir, sabırdır. Çoğu erkek gözüyle, metadır. Oysa kadın nesne değil, öznedir. Temeldir, esastır, ötekileştirilemez . 

Sosyal ağlar - İnternet - sizin tualinizdir 

   Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet kâinattaki herşey, her hâdise ya bizzât güzeldir, ona hüsn-ü bizzât denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zahirî çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var.  Sözler - 231

Tabii ki, işte bir kitap raporu taslağı için bir örnek: --- **Kitap Adı:** [Kitabın Adını Buraya Yazın] **Yazar:** [Yazarın Adını Buraya Yazın] **Yayın Tarihi:** [Yayın Tarihini Buraya Yazın] **Özet:** [Kitabın kısa bir özetini buraya yazın. Ana karakterler, olay örgüsü ve kitabın genel teması hakkında bilgi verin.] **Ana Karakterler:** - [Karakter 1]: [Karakter hakkında kısa bir açıklama yazın.] - [Karakter 2]: [Karakter hakkında kısa bir açıklama yazın.] - [Karakter 3]: [Karakter hakkında kısa bir açıklama yazın.] **Tema ve Motifler:** [Kitabın ana temalarını ve motiflerini buraya yazın. Örneğin, aşk, dostluk, ihanet, cesaret gibi temaları ve bunların hikayede nasıl işlendiğini açıklayın.] **Kişisel Değerlendirme:** [Kitabı okurken yaşadığınız deneyimleri ve kitaptan ne öğrendiğinizi buraya yazın. Kitabın size hissettirdikleri ve düşündürdükleri üzerine yorum yapın.] **Alıntılar:** - [Alıntı 1]: [Kitaptan etkileyici bulduğunuz bir alıntıyı buraya yazın.] - [Alıntı 2]: [Kitaptan etkil

---**Karanlıkta Bir Işık** Karanlık bir şehirde, herkesin yüzü asık ve gözleri boştu. Bu şehrin adı Sistemia'ydı ve burada yaşayanlar, sistemin ağır yükü altında eziliyorlardı. Aralarından biri vardı ki, adı Mert'ti ve o, bu düzeni sorgulamaya başlamıştı. Mert, her gün işe giderken, cebindeki son kuruşunu zabıta memuruna rüşvet olarak vermekten bıkmıştı. "Yeter!" diye bağırdı bir gün, "Bu düzen değişmeli!" Ve o gün, Mert için her şey değişti. Sistemi sorgulamaya başladı, her fırsatta sesini yükseltti. Polislerle iyi geçinmeye çalıştı, ama onların da sistemin bir parçası olduğunu gördü. Bankadan kredi çekti, ama ödeme yapmamaya karar verdi. "Bu para benim değil, sistemindir!" dedi ve krediyi, yıl sonunda sigortasının karşıladığı bir tatille harcadı. Kadınlara bakışı ise farklıydı; onları birer obje olarak görmek yerine, eylemsizlikle onlara saygı duydu. Onların da bu sistemin kurbanı olduğunu anladı ve onlarla birlikte, daha iyi bir düny

**Zima Mavisi**,       "Love, Death & Robots" adlı animasyon dizisinin bir bölümünün adıdır ve İngiliz bilim kurgu yazarı Alastair Reynolds'un "Zima Blue and Other Stories" adlı kitabından uyarlanmıştır⁵. Hikaye, zamanla insanüstü bir zekaya sahip olan ve sanat eserleri üreten bir robota dönüşen Zima adında bir robotun etrafında döner. Zima'nın eserleri, başlangıçta insan portreleri çizerken, sonunda evreni ve uzayı içeren tablolara dönüşür. Ancak, Zima'nın arayışı onu en sonunda sadece "Zima Mavisi" olarak adlandırdığı mavi rengi kullanmaya yönlendirir. Bu renk, Zima'nın ilk olarak tanıdığı ve havuz temizliği yaptığı sırada fark ettiği bir renktir. Hikaye, Zima'nın yaşam amacını arayışının, kendini başlangıç noktasına, yani basit bir havuz temizleyici robota dönüştürerek sonlandırdığı bir intiharla bitmesini anlatır⁵.     Gerçeği arama veya bulma ise, insanların hayatlarını sürdürebilmeleri için gerçekleştirmeleri gereken temel eyl

- Anneler, evrenin en kutsal varlıklarıdır; onlar, süper kahraman kostümüne ihtiyaç duymadan her işi başarabilirler. - Bir anne, sadece bir bakışıyla ne düşündüğünüzü anlayabilir ve siz daha söylemeden ne istediğinizi bilir. - Anneler, evin içindeki gizli ajanlardır; kaybolan çoraplar, uzaktaki kumandalar ve hatta eksik çikolatalar her zaman onların radarındadır. - Onlar, sınırsız sabır ve sevgi rezervuarlarıdır; bir anne, bir çocuğun "neden" sorularına bir gün boyunca cevap verebilir ve yine de akşam yemeğinde gülümseyebilir. - Anneler, zaman yönetimi konusunda uzmandırlar; bir şekilde 24 saatlik günü 48 saatmiş gibi kullanmayı başarırlar. - Ve en önemlisi, anneler, her zaman sıcak bir kucak ve teselli edici sözlerle dolu bir sığınaktır; dünyanın geri kalanı ne olursa olsun, annenizin yanında her zaman güvende hissedersiniz.

**Zihinlerin Savaşı** Bir zamanlar, genetik mühendisleri, maymunların beyin kapasitelerini artırmak için onlara mikro çipler yerleştirmeye başladılar. Bu çipler, maymunların düşünme yeteneklerini o kadar geliştirdi ki, kısa sürede insanların yaptığı birçok işi yapabilir hale geldiler. Ancak bu gelişme, beklenmedik sonuçlar doğurdu. Maymunlar, kendilerine yapılan bu değişikliklerin farkına vardıkça, insanlara karşı bir üstünlük kurmaya başladılar. Zamanla, bu üstünlük bir güç mücadelesine dönüştü ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir savaş başladı. Savaşın ortasında, genç bir maymun, Zeki, geçmişini sorgulamaya başladı. Kendi türünün tarihini araştırırken, insanların ve maymunların bir zamanlar nasıl barış içinde yaşadığını keşfetti. Zeki, bu bilgiyle, türler arası savaşı sona erdirmek için bir yol bulmaya karar verdi. Zeki'nin arayışı, onu insanlar ve maymunlar arasındaki ilişkinin kökenine götürdü. Orada, türler arasındaki ilk dostluğun ve işbirliğinin hikayelerini bul

Karanlık ve karmaşık bir şehirde, yolların üzerindeki gölgelerle dolu, polis memuru Alex birçok geceyi uykusuz geçiriyordu. Geçmişteki hataları onu bir hayalet gibi takip ediyordu. Bir operasyonda, arkadaşını yanlışlıkla öldürmesi, onu derin bir travmaya sürüklemişti. Suçluların caddelerde özgürce dolaşmasına izin vermekle suçladığı kendisine güveni sarsılmıştı. Bir gün, eski bir meslektaşı olan Sam, Alex'i polisliğe geri dönmesi için ikna etmeye çalıştı. Ancak, bu sefer farklı bir görevle: suç örgütünü çökertmek için bir içeriden adam olması gerekiyordu. Alex, başlangıçta tereddüt etse de, adaletin peşinden gitmeye karar verdi. Örgütün içine sızdığında, Alex'in tek amacı gerçeği ortaya çıkarmaktı. Kendisini suç dünyasına kabul ettirebilmek için tabanca satıcısı kılığında dolaşıyordu. Ancak, örgütün planı beklenmedik bir şekilde ters gitti. Banka soygunu için hazırlık yapılırken, polis baskını gerçekleşti ve çatışma başladı. Alex, örgütün buluşma noktasını önceden p

Yıllarını hapiste geçiren biri yeni bir devlet sistemi ve toplum düzeni için ne önerebilir? Bilim ve teknolojiye değer verir mi? Geçmişi silmek için bir ütopya geliştirebilir mi?       Yıllarını hapiste geçiren bir kişinin yeni bir devlet sistemi ve toplum düzeni hakkında önerileri, kişisel deneyimleri ve gözlemleri doğrultusunda oldukça değerli olabilir. Bilim ve teknolojiye olan değer verme durumu ise tamamen bireyin kişisel ilgi ve inançlarına bağlıdır. Bazıları için bilim ve teknoloji, toplumun ilerlemesi ve adaletin sağlanması için kritik öneme sahip olabilirken, diğerleri için daha az önemli olabilir. Geçmişi silmek ve ütopya geliştirmek ise oldukça karmaşık bir konudur. Ütopyalar genellikle idealize edilmiş toplum yapıları olarak tasarlanır, ancak gerçekte uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği tartışmalıdır. Geçmişi silmek yerine, geçmişten ders alarak ve onu anlayarak daha adil ve kapsayıcı bir gelecek inşa etmek daha gerçekçi bir yaklaşım olabilir. Bu konu üzerin

, işte  hikayenin özeti: --- Gözlerimizi ilk defa Marslılarla tanıştığımızda, ne kadar masum olduklarına dair bir yanılsamaya kapıldık. Ancak, bu yanılsama çabucak sona erdi. Marslılar, insanlığı kargaşaya sürükleyen bir karmaşa ve düzensizlik kaynağıydılar. İnsanları sevmeyen, hatta onlardan hoşlanmayan bu varlıklar, toplumun içine fitne ve fesat tohumları ekiyorlardı. İnsanlar, bu uzaylılarla savaşmak için her türlü mücadeleyi verdi. Ancak Marslılar, normal silahlarla öldürülemeyecek kadar dirençliydi. Zehirli sularla, böcek ilaçlarıyla etkisiz hale getirilemezlerdi. Adeta bağışıklık kazanmış lağim fareleri gibi her yerde ortaya çıkıyorlardı. Ancak, bir kahraman çıktı. Dünyanın her yerinde Marslıları yok etmek için çalışan bir grup insan, sonunda onların bulunduğu bir alana ulaştı. Bu alanda, Marslılarla olan savaş son bulacaktı. Kahramanımız, cesaretini topladı ve son bir çaba ile tüm Marslıları yok etti. İnsanlık, Marslıların getirdiği tehlikeden kurtulmuştu. ---

Özgürlük Nehri Bir zamanlar, uzak bir ülkede, zalim bir rejimin gölgesinde yaşayan bir aile vardı. Anne, baba ve iki sevimli çocukları, özgürlüklerini aramak için tehlikeli bir yolculuğa çıkmaya karar verdiler. Yanlarına alabildikleri az miktarda yiyecek ve su ile, gecenin karanlığında, dağların arasından sessizce ilerlediler. Yolculukları, onları geniş ve hızlı akan bir nehir kıyısına getirdi. Nehrin ötesi, onlar için yeni bir başlangıç, umut dolu bir gelecek demekti. Ancak nehir, onların karşısında köpürerek akıyordu; geçit vermez gibi görünüyordu. Baba, çocuklarını sıkıca sararak, "Korkmayın," dedi, "bir yolunu bulacağız." Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, baba, nehir kenarında terkedilmiş bir sal buldu. Aile, nehrin daha yavaş aktığı bir noktayı bulana kadar kıyı boyunca yürüdü. Baba salı suya itti ve ailesini tek tek içine aldı. Anne, çocuklarına sarılarak, onlara cesaret verdi. Sal, nehrin akıntısına kapıldı. Suyun gücüne karşı mücadele ederken, ba

--- **Karanlıkta Parlayan Adalet** Karşıyaka'nın en gözde semtlerinden birinde, altın ve elmaslarla dolu bir kuyumcu dükkanı vardı. Sahibi, her akşam güneş batarken, mücevherleri parmak iziyle açılan şifreli bir kasaya yerleştirirdi. Bu kasa, kuyumcunun en değerli sırrıydı. Bir gece, üç kafadar haydut - aralarında zeki ve cesur bir kadın da vardı - bu zengin dükkanı soymaya karar verirler. Ayın karanlık yüzü onların suç ortağı olacaktı. Kuyumcunun dükkanının altından, sessizce ve ustalıkla bir yol kazdılar. Gözleri, kasadaki parıltılı hazinelerdeydi. Kuyumcu dükkanına ulaştıklarında, şifreyi çözmek için kolları sıvadılar. Ancak, kuyumcu her ihtimale karşı bir güvenlik kamerası kurmuştu. Haydutlar, kameraları etkisiz hale getirmek için özel bir kaset kullanmışlardı, ama kasetin süresi dolmak üzereydi. Tam kasa açılacakken, kaset sona erdi ve kumanda odasındaki ekranlar canlandı. Kuyumcu, evindeki monitörlerden hırsızları gördü ve hemen polisi aradı. Siren sesleri yaklaşı

Her bahar gelişinde açar bu dikenli yavruağzına benzeyen kokusuz sarı kırçiçeği. Toprağına daha önce de ayak bastığım bu yer, Koferimi(bavulumu) gömmek için uygundu. Denizi tüm gün, güneşi öğleden sonra görüyordu. Gelirken kazma kürek de getirmiştim. Kofer büyüklüğünde çukur kazdım... Koferde her şey! Bütün ömrümün boğulduğu anılar... Mazinin yükü... Gömdüm... Toprağı çiğnedim, pekiştirdim..Tepeden aşağıya inerken göğsümde ağır bir yük kalmıştı sanki!        1 Mayıs 2024 saat 8:45