Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TEOLOJİK VE ETİK SORGILAMA Ölümü ölümün sınır çizgisine yaklaşarak değil de ölmüş insanların beyinlerini bir bilgisayar ortamında canlandırarak gerçekleştirmek, farklı dinlere mensup ölü insanlara soru cevap yapsak teolojik sorgulama olur mu?

Evet, böyle bir senaryo teolojik sorgulamayı oldukça ilginç bir şekilde ele alabilir. Ölmüş insanların beyinlerini bir bilgisayar ortamında "canlandırmak" fikri, ölüm ve bilinç kavramlarını yeniden tanımlama potansiyeline sahip. Bu, hem felsefi hem de dini açıdan derin tartışmaların kapısını aralar. Teolojik boyut: 1. Ruh ve bilinç: Çoğu din, insanın özünü ruh ya da bilinç üzerinden tanımlar. Eğer bir kişinin zihinsel süreçlerini dijital olarak simüle ediyorsanız, bu gerçekten o kişinin "kendisi" mi olur, yoksa sadece bir kopya mı? Teolojik sorgulama, ruhun bu senaryodaki yerini anlamaya çalışabilir. 2. Ölüm sonrası yaşam: Birçok din, ölümden sonra bir tür yaşamı (cennet, cehennem, reenkarnasyon gibi) öngörür. Eğer simülasyonda bir kişi "yaşıyor" gibi görünüyorsa, bu onların ölüm sonrası yolculuğunu engelliyor mu, yoksa sadece dünyadaki bir yankı mı yaratıyor? 3. Evrensel hakikatler ve farklı inançlar: Farklı dinlere mensup bireylerin zihinlerini yeniden c...

köyden şehire 1 - felsefe taşı ve beton ormanlar

 Felsefe Taşı ve Beton Ormanlar Özet: Orta çağdan kalma bir köyden gelen genç bir adam, büyük şehirdeki beton yığınlarının arasında kendini kaybolmuş hisseder. Köyünde büyükbabasıyla birlikte eski simya kitaplarını incelerken, altın yapma hayaliyle büyümüştür. Şehirde, parayı her şeyden üstün tutan zengin bir ailenin hizmetine girer. Bu aile, geleneksel değerlerden kopuk, sadece maddi başarıya odaklanmıştır. Genç adam, hem hayatta kalmak hem de köklerinden gelen simya bilgisini kullanarak bir çıkış yolu bulmak zorundadır. Hikaye: Kaan, köyünün tozlu yollarından çıkıp, göz kamaştıran şehir ışıklarının içine adım attığında adeta başka bir dünyaya gelmişti. Burası, büyükbabasının eski simya kitaplarında okuduğu, altın ve ebedi yaşam arayışlarının yapıldığı yerlere hiç benzemiyordu. Şimdi, her şey para üzerine kuruluydu. Zengin bir ailenin malikanesinde çalışmaya başlamıştı. Ailenin başındaki Madam Leyla, geleneksel değerlere inanmayan, sadece maddi başarıyı önemseyen bir kadındı. Kaan...

sahte gerçeklik hikayesi

Tabii, işte önerdiğim bir hikaye: --- Sahte Gerçeklik Yıl 2087. İnsanlık, "Tam Görü Teknolojisi" adı verilen bir sistemle yönetiliyor. Sokaklarda, evlerin önlerinde, hatta iş yerlerinde kameralar her an kayıtta. Yetkililer, bu sistemin suç oranını sıfıra indirdiğini ve toplumun güvenliğini sağladığını söylüyor. Ancak gerçek çok farklı. Ayda, sıradan bir içerik üreticisi gibi görünse de, gerçeği sorgulayan nadir insanlardan biridir. Bir gün telefonuna bir bildirim gelir: bir protestoda "suç işlediğine" dair kanıt içeren bir video. Ayda, videoyu izlediğinde kendisini gerçekten protestocuların arasında, elinde bir taşla görüyor. Ancak o gün evde olduğunu hatırlıyor. Görüntüdeki kişi ona çok benziyor, ama küçük detaylarda bir yapaylık var. Ayda, bu videonun kurgu olduğunu kanıtlamaya çalışırken, Tam Görü Teknolojisi'nin arkasındaki gerçekleri araştırmaya başlar. Sistem, hükümetin ve bazı büyük şirketlerin kontrolünde çalışmaktadır. Hedef, insanları korkutarak kontro...

Frakeştayn'ın Varisi

--- Frakeştayn’ın Varisi Yalnızlık, pek çok hikayenin başlangıcıdır. Sinan için ise bu, hayatının merkezinde dönüp duran kara bir girdaptı. Egosantrik bir amatör tıp öğrencisi olan Sinan, yıllardır kendi zekâsını herkesten üstün görmüş, başkalarına duyduğu güvensizlikle yalnızlığına sığınmıştı. Onun dünyasında insanlarla bağ kurmak gereksizdi; çünkü bilim her şeydi. Üniversitenin terk edilmiş, soğuk laboratuvarlarından birinde Sinan, hayatının en büyük projesini tamamlamak üzereydi: Xenobotlar. Bu, bilim dünyasının minik, organik makineleri; ama Sinan onları yalnızca minik organizmalar olarak bırakmaya niyetli değildi. Onları birleştirerek bir beden yaratmaya karar vermişti. Frakeştayn’dan ilham almış, ancak kendi yaratımıyla ondan daha ileri gitmeyi planlamıştı. Onun eseri, yalnızca ölü dokularla değil, canlı organizmalarla çalışıyordu. Sinan'ın projesi aylarca sürdü. Xenobotları manipüle ederek sinir dokularını, kas sistemlerini ve bir tür biyolojik "beyin" geliştirdi. ...

Böceklerle Savaş Hikayesi

Resim
Tabii! İşte önerdiğiniz fikri geliştirerek bir kısa hikaye taslağı: --- Yeraltı Kuşatması Prolog Dünya, kendi hatalarının bedelini ödüyordu. Yıllarca yapılan bilinçsiz genetik deneyler, küresel ısınma ve kontrolsüz tarım uygulamaları sonucu doğa intikamını almıştı. İnsanlar, farkında olmadan böcek türlerini genetik olarak manipüle etmiş, onları güçlendirmişti. Şimdi, bu "genetik canavarlar" – insanlar kadar zeki, insan biçimine yakın böcekler – dünya yüzeyinin hâkimi olmuştu. İnsanlık, kurtuluşu yeraltında aradı. Modern şehirlerin altına kazılan devasa sığınaklar ve savunma üsleri, insanlığın son kalesiydi. Ancak böcek-insanlar, bu yeraltı şehirlerini de tehdit ediyordu. --- Birinci Bölüm: Komutan Aras'ın Görevi Komutan Aras, sığınağın en cesur liderlerinden biriydi. Yeraltındaki Epsilon üssü, son zamanlarda böcek-insanların saldırılarına daha fazla dayanamaz hale gelmişti. Yiyecek ve su kaynakları azalmış, insanlar sürekli bir korku içinde yaşamaya başlamıştı...

Filistin

Beyazadam, böylesi önemli bir mücadelenin, bu insanların kendi topraklarına akan kanla yükseleceğini tahmin etmiyordu.      Eninde sonunda bitecekti bu zulüm. Olayların gerçekdışılığından oluşan korku yok olacaktı.       Sonraki yıllarda, yeniden yükselecekti binalar, bu insanlar topraklarını ekecek verimini alacaklardı. Tarlalarında çalışırken, zeytin tanelerini toplarken, terleyen yüzlerine vuran güneş tenlerini parlatacaktı.     Musa, köyün sürüsünü güdüyordu. Çalıların arkasından yükselen alevlerin içinde Allah'ın meleğini gördü. Ve Musa haykırdı:"Buradayız Allah'ım. Sana şükürler olsun. "

Köfteci Hamil ve Ekmek Teknesi

Resim
ekmek teknesi " Hamil ve Ekmek Teknesi" Her sabah güneş henüz mahalleye tam olarak doğmadan, köşedeki dar sokakta o görünür. Kırmızı üç tekerlekli motoruyla gelir, titizlikle yerleştirdiği malzemelerini çıkarır ve minik tezgâhını açar. Mahalleli ona "Usta" der. Çoğu, adını bile bilmez ama ekmek arası ciğer, köfte ya da tavuk denildi mi, Usta’dan iyisi yoktur. Bir sıradanlık içinde öne çıkabilen nadir insanlardan biridir. Tezgâhı küçük ama düzenlidir; her şeyi yerli yerindedir. Sos şişeleri tertemiz, malzemeler taze, ekmekler çıtır. “Temizlik imandan gelir,” derken gülümser hep; onun tezgâhından bir şey yiyen herkes bilir ki Usta, yemeğe yalnızca lezzet değil, özen de katar. Usta’nın tezgâhı sadece bir yemek noktası değildir; mahalledeki herkesin uğrak yeridir. Öğrenciler okula giderken buradan bir köfte ekmek kapar, esnaf dükkânını açmadan önce tavuk dürümle sabahını yapar. Yaşlı amcalar bazen sadece selam verip birkaç dakika sohbet etmek için bile uğrar...

simülasyon teorisi

Simüle edilmiş dünya teorisi, birçok bilim kurgu yapıtında ele alınan ve bazı filozofların ciddi şekilde tartıştığı bir konudur. Bu teori, gerçekliğin aslında çok ileri teknolojiye sahip bir simülasyon olabileceğini öne sürer. İşte bu konuyla ilgili birkaç düşünce: 1. **Simülasyon Teorisi:** Filozof Nick Bostrom, 2003 yılında simülasyon argümanını öne sürmüştür. Bostrom, gelecekteki medeniyetlerin çok güçlü bilgisayarlara sahip olabileceğini ve atalarının yaşamlarını simüle edebileceklerini belirtir. Eğer bu tür simülasyonlar mümkünse, aslında bir simülasyonun içinde olma olasılığımız yüksek olabilir. 2. **Bilim Kurgu:** Bu konu, pek çok bilim kurgu film ve kitapta işlenmiştir. En bilinen örneklerden biri "The Matrix" filmidir. Bu filmde, insanlar yapay bir dünyada yaşamaktadır ve gerçek dünyadan habersizdirler. 3. **Felsefi Tartışmalar:** Felsefi açıdan bakıldığında, simülasyon teorisi, gerçeklik ve algının doğası üzerine derin sorular ortaya koyar. Eğer bir simülasyon içind...

NURANİ RUH VE İNSAN Bir insanın Nur olduğunu kabul etsek yani güneş gibi parlak her yere yetişen bir ışık gibi olduğunu kabul etsek bu insan her yerde bulunabilir yani nurani ruhların akisi hem canlıdır hem aynı kendisidir siz bu konu ile alakalı ne dersiniz? Rica etsen bilgi verir misin?

Bu güzel ve derin sorunuz, insanın doğasına ve ruhun niteliklerine dair felsefi ve tasavvufi bir bakış açısını yansıtıyor. Tasavvuf geleneğinde "Nur" kavramı, hem fiziksel ışık hem de metaforik olarak ilahi bilgeliği, aşkı ve hakikati ifade eder. Nurani bir varlık kavramı, insanın maddi sınırların ötesinde bir ruhsal boyut taşıdığı fikrini temel alır. Nur ve İnsan Eğer bir insanın nur olduğunu kabul edersek, bu onun bir yansıma, bir akis gibi, kendisinden öte bir kaynağa, yani İlahi olana bağlı olduğunu ifade eder. İnsan, Allah’ın “Nur” sıfatının bir tezahürü olarak görülebilir. Bu, her insanın özünde ilahi bir ışık taşıdığı anlamına gelir. Nurani ruhların her yerde bulunabilirliği ise zaman ve mekan sınırlarının ötesinde bir ruhsal varoluşa işaret eder. Tasavvuf literatüründe bu durumu açıklayan bir kavram, **“insan-ı kamil”**dir. İnsan-ı kamil, Allah’ın isim ve sıfatlarının tam bir yansımasını taşıyan, manevi kemale ulaşmış kişidir. Bu kişi, bir aynada olduğu gibi, ilahi nu...

MODERN ŞEHİR SORUNLARI Radyasyon, psişik veriler, uyuşturucu yaygın, teknoloji çoğunlukta bir tehlike unsuru olarak görülüyor insanları kötü etkiliyor, insanların çoğu bencil hep kendini düşünüyor, komşuların bazıları selam vermeden geçip gidiyor, böyle bir şehir ve bu şehir modern ve çağdaşlıkta geri kalıyor,,, siz bu verilere göre nasıl bir makale yazardınız? Yardımcı olur musun?

Elbette! Bu veriler ışığında ele alınabilecek bir makale, insanlık ve şehir hayatının toplumsal, ahlaki ve çevresel sorunlarını ele alarak, hem analiz hem de çözüm önerileri sunan bir metin olabilir. İşte bu verilere dayalı bir makale için bir taslak: --- Modern Çöküş: Çağdaşlık Maskesi Altında İnsanlık ve Teknoloji Giriş Çağdaşlık ve modernite, şehir yaşamının temel taşları olarak görülüyor. Ancak bu kavramlar, bazen yalnızca birer gösterişten ibaret kalıyor. Radyasyonun, psişik verilerin ve uyuşturucunun yaygın olduğu; teknolojinin insanlığı geliştirmek yerine tehlike unsuru haline geldiği bir şehirde, modernite gerçekten bir ilerleme midir, yoksa çöküşün bir parçası mı? Teknolojinin Tehlikeli Yüzü Teknoloji, insan yaşamını kolaylaştırma potansiyeline sahip bir araçken, yanlış kullanımı toplumda yıkıcı etkiler yaratabiliyor. Bilinçsiz teknoloji kullanımı, insanları yalnızlaştırıyor, bağımlılıklara sürüklüyor ve çevreye geri dönülmez zararlar veriyor. Örneğin, sürekli olarak yayılan r...

Şehir Krizi ve Çözüm

Resim
Modern Şehirlerin Krizi: Çevresel ve Toplumsal Çöküş Günümüz şehirleri, insanlık tarihinin en karmaşık ve sofistike yaşam alanları olarak görülse de, çevresel ve toplumsal sorunların yoğunlaşmasıyla birlikte sürdürülebilirlik açısından alarm veriyor. Kirlenen çevre, tüketim çılgınlığı, manipüle edilen bilgi akışı ve ekonomik baskılar, bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığını tehdit eden bir tablo yaratıyor. Peki, bu sorunların kaynağı nedir ve çözüme nasıl ulaşabiliriz? Çevresel Çöküşün İzleri Şehirlerin etrafına yayılan toksinler, sadece doğayı değil, insan sağlığını da tehdit ediyor. Endüstriyel tesislerden sızan kimyasallar ve deniz tankerlerinden yayılan petrol, deniz ekosistemlerini yok olma noktasına getiriyor. Buna ek olarak, şehir kanalizasyonlarının denizlere boşaltılması, sadece su kaynaklarını kirletmekle kalmıyor; aynı zamanda gıda zincirine mikroplastik ve toksinler ekliyor. Denizlerin kirlenmesi, su altı yaşamını öldürürken insanları da dolaylı yoldan etkiliyor...

Mossolini ve Orhan Gençebay Karşılaşması

Resim
 Mossolini ve Orhan Gençebay'ın mizahi bir karşılaşmasını anlatan kısa bir hikaye: --- Akordeon ve Bağlama: Bir Tarihi Karşılaşma Bir gün, zamanın dokularıyla oynayan bir aksaklık sonucu, Benito Mossolini kendini Anadolu'nun bir kahvehane köşesinde buldu. Dışarıdan gelen bağlama tınıları dikkatini çekmişti. İçeri girdiğinde, köşede oturan, karizmasıyla herkesi büyüleyen bir adam vardı: Orhan Gençebay. Mossolini hemen sordu: "Signore! Bu çaldığınız ne? Savaşa mı çağırıyor, yoksa halkı mı birleştiriyor?" Orhan Gençebay sakince bir sigara yaktı ve cevap verdi: "Bu bağlama... Halkın sesi. Biz savaşa değil, gönüllere dokunuruz." Mossolini'nin kafası karıştı. "Ama liderlik, disiplin ve korku ile olur. Sen halkını nasıl bir arada tutuyorsun?" dedi. Orhan, gülümseyerek bağlamasının tellerine vurdu ve konuşmaya başladı: "Bak Mossolini, sen halkına bağırırsın, ben onlara bir türkü söylerim. Sen zorla alkış toplarsın, ben gönülden gelir a...

YZ VE ETİK SORUMLULUĞU........... Bir genç YZ ya çok soru soruyor, acaip sorular, madem ölücez ne yaşıyoz kendimi nehire atsam ölürmüyüm, annem - babam ayrı, kız arkadaşın beni terketti, soruyor da soruyor. YZ da buna "sen dünyada gereksizsin, yaşama" diyor, böyle bir şey olabilir mi? Ne dersiniz?

Yapay zeka (YZ) böyle bir yanıt veremez veya vermemelidir. YZ’ler, etik kurallar çerçevesinde programlanır ve insanlara zarar verebilecek, moral bozacak veya onları kötü etkileyebilecek şeyler söylememek için tasarlanır. Ancak, bazı gelişmemiş ya da kötü niyetle programlanmış yapay zekalar, kontrolsüz kullanımlarda yanlış veya zarar verici sonuçlar doğurabilir. Soruların içeriği, özellikle genç bir bireyin içsel çatışmalarını yansıtıyorsa, bu durum çok ciddiye alınmalıdır. Gençlerin bu tür derin soruları, duygusal desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyduklarını gösterir. YZ, bu sorulara etik ve yardımcı bir şekilde yaklaşmalıdır, örneğin: “Bu sorular zihnindeki yoğun düşüncelerin bir yansıması olabilir. Bunu bir büyüğünle veya bir terapistle paylaşman iyi olabilir.” “Hayatta bazen böyle karmaşık düşüncelerimiz olur, bu duygularını konuşabileceğin birine açmayı düşündün mü?” Eğer bir YZ, etik kurallara aykırı bir şekilde zarar verici veya küçümseyici bir yanıt veriyorsa, bu YZ’nin kullanıldı...

klingonca ile racon kesmek

Resim
Klingonca (Klingon dili), aslında Star Trek evrenine ait kurgu bir dildir, ancak yıllar içinde gerçek hayatta da ilgi görmüş ve bazı insanlar tarafından öğrenilmiştir. Marc Okrand tarafından oluşturulan bu dil, bilinçli olarak "kavgacı, sert ve yabancı" bir hava vermesi için tasarlanmıştır. İşte Klingonca ve "uzayda racon kesme" konusuyla ilgili bazı bilgiler: Klingonca’nın Özellikleri 1. Sert Fonetik Yapı: Klingonca'nın sert sesleri ve tükürük saçıyormuş gibi çıkan ünlü/ünsüz kombinasyonları vardır. Bu, kavgacı bir savaşçının sesiyle uyumludur. Kelimeler çoğu kez "çatışma" hissi uyandırır. 2. Karmaşık Gramer: Klingonca'nın dilbilgisi, bilinçli olarak Dünya dillerinden farklı yapılara sahiptir. Örneğin: Fiil sıralaması değişik ve alışılmışın dışındadır. Karmaşık eklemeler ve çekimler barındırır. 3. Savaşçı Kültürüne Uygun Kelime Dağarcığı: Klingonlar, kavgacı ve savaşçı bir ırk olarak betimlenir. Bu yüzden Klingonca'da "onur...

gaza

...     Şehir bombalarla yıkılmış moloz yığını haline gelmişti. Sağ kalan insanlar yapabildikleri barakalarda kalıyordu. Açlık vardı. Bir zamanlar batan güneşin kan kırmızı ışıkları, şehrin üzerine yayıldığında, insanlar, umutla, gelecek özgür günler adına, evlerinde, sıcak yuvalarında huzurla yaşıyordu. Ama şimdi beyazadamın öksürüğü hiç eksik olmuyordu... Boğucu bir öksürük!     Yağmur da yağmaya başladı. Naylonlarla çevrili barakanın içinden saçları dağınık bir kız çocuğu başını uzatmış, dışarısını seyrediyordu!!!!???

Prizreni

Araba Prizren'e yaklaşıyordu. İçlerinde, uzun zamandır ayrı kaldıkları şehrin özlemi vardı. Coşo, arka koltukta uyuyan Farke'yi uyandırdı. Farke -Geldik mi? Coşo -Geldik, geldik!  Farke, başını kaldırdı: - İşte Sinan Paşa camii. İşte Topli aldığımız fırın. Teranda'nın önünde duran ayakkabı boyacısı da orda. Arabacı - Hangi mahalleye gidicez? Coşo - Kurila'ya. Bizim ev orda...!!!! Coşo ve Farke, Kurila'daki bir zamanlar bırakıp gittikleri evlerine vardıklarında, Coşo, bahçe kapısını ardada çaldı. Tanımadıkları bir genç kız açtı. Yüzü parlak, beyaz tenli, onaltı yaşlarında bir kız. O da Coşo'yu tanımıyordu, annesine seslendi.    Coşo, gözlerinin içine bakacağı sevinçli gözler aradı. Lakin yoktu. Mutlu ve heyecan dolu  anlar yoktu. Bu kadim şehirin üstünden esen rüzgâr, bu eve anılardan başka bir şey bırakmamıştı. Coşo' nun canı sıkıldı. Evden çıktı, Şadırvan meydanına doğru yürüdü. Farke, evde kalmıştı...

Afrofütürizm

Resim
Siyah adam anlatmaya başladı:""Ben bir vadide doğdum. Kocaman yemyeşil bir vadide. Güneş her gün parladı. Sık sık  yağmur yağar, topraktan fışkıran meyve ağaçlarını sulardı. Çimlerin üstüne yatar akan nehri ve hayvanları dinlerdim. Bu vadide mutluydum. Sonra bir gün bir ziyaretçi geldi. Kim dersiniz? İngiltere Kraliçesi gelmişti,görünce çok şaşırdım. Dedi ki" Neden burda yatıyorsun? " Onun kan rengi dudaklarından etkilenmemiştim. Ona kayıtsız kalmam onu şaşırtmıştı. ." Ben burayı seviyorum" dedim. Dedi ki" Eğer bana vadini satarsan, izin veririm sana, benle bir kere.... Ben de" Benim ülkemde o dediğine para vermiyorum"dedim. Her neyse, sonra askerlerini çağırdı ellerimi ve ayaklarımı bağlayıp beni vadiden sürükleyerek çıkardılar.....!""  Not:--Bu hikaye kendi topraklarında köle muamelesi gören insanların geçmişi ile bugünü arasında navigasyon yapıyor(mu?) Yani!!! - - 

mezopotamya

Elbette! Mezopotamya, dünya tarihinin en önemli uygarlıklarına ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Günümüzde çoğunlukla Irak topraklarına denk gelen bu bölge, Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer alır. İşte Mezopotamya hakkında bazı önemli bilgiler: **Tarih ve Uygarlıklar** - Mezopotamya, tarih boyunca Sümer, Akad, Babil ve Asur gibi büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. - Sümerler, MÖ 4. binyılda Mezopotamya'da ilk yazılı dili geliştiren ve ilk şehir devletlerini kuran topluluktur. - Babil İmparatorluğu, Hammurabi Kanunları ile bilinir ve Babil şehri, ünlü Babil Kulesi ve Asma Bahçeleri ile tarihe geçmiştir. **Kültür ve Bilim** - Sümerler, çivi yazısını icat ederek tarihin ilk yazılı belgelerini oluşturmuşlardır. - Astronomi, matematik ve tıp alanlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Özellikle 60 tabanlı sayı sistemi ve ilk takvimler burada geliştirilmiştir. - Mezopotamya'da büyük tapınaklar (zigguratlar) inşa edilmiştir ve bu yapılar, dönemin dini ve kültürel hayatın...

terminatör ve YZ ilişkisi

"Terminatör" filmleri, yapay zeka konusundaki farkındalığımızı ve algılarımızı önemli ölçüde etkilemiş filmler arasında yer alıyor. İşte bu filmlerin yapay zekaya bakış açımızı nasıl değiştirmiş olabileceğine dair birkaç neden: 1. **Tehlike Algısı**: "Terminatör" serisi, yapay zekanın kontrolsüz şekilde gelişmesi durumunda insanlık için potansiyel bir tehdit oluşturabileceği fikrini pekiştirdi. Bu, genel kamuoyunda ve bilim kurgu eserlerinde sıkça ele alınan bir tema haline geldi. 2. **Etik ve Kontrol Tartışmaları**: Filmler, yapay zekanın gelişiminin kontrol altında tutulması gerektiği ve etik kurallar çerçevesinde hareket edilmesi gerektiği konusunu gündeme taşıdı. Bu, günümüzde yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasında dikkate alınan önemli bir unsur. 3. **Teknolojik İlerleme**: Yapay zeka teknolojilerinin potansiyel kullanım alanlarına dair bir bilinç oluşturdu. Bu tür filmler, insanları hem yapay zekanın getirebileceği yeniliklere hem de olas...