Kırıklar ve Sırlar
“Kırıklar ve Sırlar”
Yağmur, yolu kayganlaştırmıştı. Aylin, direksiyonun hâkimiyetini kaybedip bariyerlere çarptığında, her şey bir anda olmuştu. Bacağına saplanan acı o kadar güçlüydü ki gözünün önüne bir perde çekilmişti. Sol gözü görmez olmuş, dizindeki kemikler paramparça kırılmıştı. Ambulansla hastaneye kaldırıldığında içinde tarifsiz bir korku vardı.
Acilde gözlerini araladığında, bir adamın bulanık siluetini fark etti. Onu net göremese de sesindeki sıcaklık hemen dikkatini çekti.
“Merhaba, Aylin. Ben Doktor Baran,” dedi adam, yumuşak bir sesle. “Merak etme, seninle ilgileneceğim.”
Ancak Baran, o anı yaşarken içini garip bir his kaplamıştı. Aylin’in yüzü, yıllar önce kaybettiği sevgilisi Zeynep’e o kadar benziyordu ki... Bir anlığına geçmişin gölgesine takıldı ama kendine hemen geldi. Önündeki hasta, Zeynep değil Aylin’di ve ona yardım etmek zorundaydı.
---
Aylin’in dizindeki kırıklar ameliyat gerektiriyordu. Ancak ameliyat edilirse bacağı on santimetre kısalacaktı. Baran, bu durumu Aylin’e anlatırken, ameliyatın risklerini de açıklamak zorunda kaldı. O sırada Aylin, Baran’a önemli bir bilgi verdi:
“Kan grubum A Rh pozitif... ama vücudumda Rh negatif hücreler de var. Bu çok nadir bir durum.”
Baran, duyduklarına inanmakta zorlandı. Tıp dünyasında oldukça ender görülen bu durum, operasyonu çok daha karmaşık hale getirebilirdi. Ameliyat sırasında vücut Rh uyuşmazlığı nedeniyle tepki verebilir, ciddi komplikasyonlar yaşanabilirdi.
“Böyle bir durumda uygun tedavi bulmak çok zor,” dedi Baran, düşünceli bir şekilde.
Aylin derin bir nefes alarak, “Almanya’da doktor olan bir yeğenim var,” dedi. “Böyle vakalar için özel ilaçlar olduğunu söylemişti. İsterseniz hemen ona ulaşıp yardım isteyebiliriz.”
Baran tereddüt etmeden yeğeni aradı. Almanya’daki doktor, vakit kaybetmeden özel ilaç ve iğneleri hazırlayıp ilk uçakla Türkiye’ye göndermeyi organize etti. İlaçlar bir gün içinde ellerinde olacaktı.
---
Ertesi sabah ilaçlar hastaneye ulaştı. Ancak Baran hâlâ içinden bir şeylerin ameliyatsız bir çözüm bulabileceğini söylüyordu. “Aylin,” dedi nazik bir sesle, “Bir şans daha deneyelim. Eğer manuel terapiyle kemiklerini iyileştirebilirsem, hiçbir kalıcı hasar kalmaz. Başaramazsak, ameliyat için her şey hazır olur.”
Aylin gözlerini kısarak Baran’a baktı. “Bu kadar acıya dayanabileceğimi sanıyor musunuz?” diye sordu.
“Eğer dayanırsan, bacağın eskisi gibi olabilir,” dedi Baran. “Ama zor olacak.”
Aylin hafifçe gülümsedi. “Zaten kolay bir şey beklemiyordum.”
---
Baran, ilaçların bağışıklık tepkisini önlemesiyle rahatlamıştı. Böylece ameliyatsız tedaviye odaklanabilecekti. Her gün Aylin’in evine gidip büyük bir titizlikle dizindeki kemikleri yerine yerleştirdi ve manuel terapi uyguladı. Aylin’in acıya dayanıklılığı, Baran’ı her geçen gün daha da etkiliyordu. Onun inatçı azmi, Baran’ın içindeki yarım kalmış bir şeyleri iyileştiriyor gibiydi.
Geçen günler içinde Baran’ın içindeki Zeynep’in hayaleti yavaş yavaş kayboldu. Aylin’in güçlü varlığı, ona hem geçmişin yüklerinden kurtulma hem de yeni bir umutla yaşama fırsatı sunuyordu.
---
Son tedavi gününde, Baran Aylin’e bakarak derin bir nefes aldı. “Hadi, şimdi yürü,” dedi nazikçe.
Aylin ayağa kalktı. Bir an sendeledi ama hemen toparlanıp adım attı. Gözleri mutlulukla parladı. “Başardık!” dedi neşeyle.
Baran, hafif bir tebessümle başını salladı. “Evet, başardın. Hem de ameliyatsız.”
Aylin, doktorun gözlerinin içine bakarak gülümsedi. “Sanırım hem kanımda hem ruhumda sıra dışı bir şeyler var,” dedi şakayla karışık.
Baran da ona aynı sıcaklıkla karşılık verdi. “Bazı yaralar sadece tıpla değil, inançla iyileşir,” diye mırıldandı.
O gün, ikisi de biliyordu ki bazı insanlar hayatımıza sadece en derin kırıklarımızı iyileştirmek için girer. Ve bu kırıklar, bazen hem bedende hem de kalpte olur.
Yorumlar
Yorum Gönder