Ruh Yoldaşım,, Bahçıvan
Kalbim uçarcasına çarpınca gözlerimi kaparım;
bir anlık sessizlik, içimde fırtınaların yankısıdır.
Yürürken adımlarım ansızın şaşırır, dar sokaklara sapar,
hiç bilmediğim duvarlarda kendi gölgemi görürüm.
Sakin ve dingin olduğumda bahçene girerim;
gül yapraklarının arasına gizlenmiş sabah çiğini koklar,
zambakların beyaz sessizliğinde kendimi unuturum.
Bir kuşun kanadı gibi ürperir ellerim,
bir serçenin kalbi gibi titrer bakışlarım.
Küreklerim coşmuş sulara düşerse,
senin sahiline varmak için yüzerim;
denizin tuzu dilime, gözlerime dolar
ama yolumdan dönmem, çünkü sahilin
bütün hayallerimin toplandığı yerdir.
Gece, son Eylül gecesidir(ydi).
Bir veda, bir başlangıç kokusunu taşır.
Rüzgâr esiyor; Güney rüzgârı.
Amberle karışmış misk'in kokusu sarıyor etrafımı,
ruhumun gizli odalarına siniyor.
Yürüyorum…
Adımlarım taş kaldırımlara vuruyor,
ama aslında içimdeki boşluklara çarpıyor sesleri.
Elde edemeyeceğim şeyi arıyor ruhum;
ve istemediğim şeylere takılıyor gözlerim.
Her köşe başında bir hatıra pusuda bekler,
her gölge bana başka bir yüzü hatırlatır.
İstediğimin hayali kalbimden çıkıyor,
karanlığın içinde raksediyor.
Bir yıldız gibi parıldıyor gecenin ortasında;
ama ellerime uzandığımda kayıp gidiyor.
Tutamıyorum…
Yakalamak istediğim şey,
belki de yakaladığımda elimde yanıp sönecek bir kıvılcım.
Yine de yürümeye devam ediyorum.
Çünkü geceler, rüzgârlar, kokular
ve hayallerin kayboluşu,
beni daima yeniden doğmaya çağırıyor
Yorumlar
Yorum Gönder