Ayşe
Elbette, işte yukarıdaki konuşmaya uygun kısa bir hikaye:
Deniz Kenarındaki Huzur
Ayşe, şehrin gürültüsünden ve yoğunluğundan bunalmıştı. İçinde bir özlem vardı, sakinlik ve huzur arayışı... Bir arkadaşının tavsiyesiyle Urla'nın Zeytin Alan Mahallesi'ne gitmeye karar verdi. Otobüsten indiğinde, mis gibi deniz kokusu karşıladı onu. Sahil boyunca sıralanan şirin kafelerden birine girdi. Tahta masalar, tahta sandalyeler ve ortada gürül gürül yanan bir soba... Ayşe, sobaya yakın bir masaya oturdu ve sıcak bir çay söyledi.
Denizin dalgaları, sobanın çıtırtısı ve çayın mis kokusu... Ayşe, kendini bambaşka bir dünyada gibi hissetti. Şehrin stresi, yerini huzura bırakmıştı. Denizin maviliği, gökyüzünün sonsuzluğu ve sobanın sıcaklığı... Ayşe, o an zamanın durmasını istedi.
Çayını yudumlarken, etrafındaki insanları izledi. Kimisi sohbet ediyor, kimisi kitap okuyor, kimisi de sadece denizi seyrediyordu. Herkesin yüzünde bir tebessüm, içinde bir huzur vardı. Ayşe, buranın insanlara iyi geldiğini düşündü.
Akşam olurken, güneş denizin üzerinde parıldıyordu. Ayşe, bu manzarayı asla unutmayacağına karar verdi. Zeytin Alan, ona huzuru ve dinginliği yeniden hatırlatmıştı. Şehre döndüğünde, bu anıları hep kalbinde taşıyacaktı. Ve fırsat buldukça, o deniz kenarındaki kafeye geri dönecekti.
Yorumlar
Yorum Gönder