Rasathanenin Gizemi
Hikaye: Rasathanenin Gizemi
18. yüzyılın sonlarında, İstanbul'un eski camilerinden birinin yanındaki küçük rasathanede, genç bir muvakkit olan Ali, gökyüzünü inceliyordu. Elindeki rubu tahtasıyla Sirius yıldızının konumunu ölçüyor, namaz vakitlerini ve Ramazan ayının başlangıcını hesaplamaya çalışıyordu.
Ali, dedesinden öğrendiği bu kadim ilmi büyük bir titizlikle uyguluyordu. Dedesi, ona rubu tahtasının sadece bir ölçüm aracı olmadığını, aynı zamanda gökyüzünün sırlarını çözmenin anahtarı olduğunu öğretmişti.
Bir gece, Ali rasathanede çalışırken, aniden şiddetli bir fırtına koptu. Gök gürültüsü ve şimşekler arasında, rasathanenin duvarları sarsılmaya başladı. Ali, elindeki rubu tahtasını sıkıca tutarak, fırtınanın dinmesini bekledi.
Fırtına dindikten sonra, Ali rasathanenin kapısını açtı ve dışarı çıktı. Gökyüzü berraklaşmış, yıldızlar her zamankinden daha parlak bir şekilde parlıyordu. Tam o sırada, Sirius yıldızının gökyüzünde olağanüstü bir şekilde parladığını fark etti.
Ali, dedesinin ona anlattığı bir efsaneyi hatırladı: "Sirius yıldızı olağanüstü parladığında, gökyüzünün sırları açığa çıkar."
Ali, bu efsanenin anlamını çözmek için rubu tahtasıyla Sirius yıldızının konumunu tekrar ölçtü. Ölçümlerinde bir gariplik olduğunu fark etti. Sirius yıldızının konumu, normalde olması gerekenden farklıydı.
Ali, bu garipliğin nedenini araştırmaya karar verdi. Rasathanedeki eski kitapları inceleyerek, Sirius yıldızının gizemini çözmeye çalıştı. Sonunda, Sirius yıldızının konumundaki değişikliğin, yaklaşan bir gök olayının habercisi olduğunu keşfetti.
Ali, bu keşfini cami cemaatiyle paylaştı ve onları yaklaşan gök olayına karşı uyardı. Cemaat, Ali'nin uyarılarını dikkate alarak, gerekli önlemleri aldı.
Sonunda, gök olayı gerçekleşti. Ancak, Ali'nin uyarıları sayesinde, cami cemaati herhangi bir zarar görmedi. Ali, rubu tahtası ve Sirius yıldızı sayesinde, hem dini görevlerini yerine getirmiş hem de cemaatini büyük bir tehlikeden korumuştu.
Yorumlar
Yorum Gönder