Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

James Brown - It's a Man's World, Paris 1967

Resim

Ölüm - Tolstoy (alaettincoskun.com)

Resim
Birinci Bölüm -   İnsan hayatı, vücudun yok olmasıyla yok olmaz... İnsanın, doğumundan vefatına kadar devam eden bütün hayatı, sabah uyanıklığından gece uykusuna kadar devam eden bir güne benzer.Mesela, ağır bir uykudan sonra, sabahleyin nasıl bir zihin perişanlığıyla uyandığını bilirsin.Nerede olduğunu hatırlayamaz, yanında kimin bulunduğunu, seni kimin uyandırdığını bilemez, yatağından kalkmak istemediğini, vücudunda kuvvetsizlik ve kırıklık hissettiğini bilirsin.Bir müddet sonra yavaş yavaş kendine gelirsin. Kim olduğunu ve nerede bulunduğunu anlamaya başlarsın, ortamı yavaş yavaş algılarsın, zihnin açılır ve aydınlanır. Daha sonra vücudunun kuvveti tamamen yerine gelir, kalkar işine başlarsın.Böylece insanın doğması, yavaş yavaş hayata dahil olması, kuvvet kazanması, akıl ve fikirde basamak basamak gelişmesi, çalışmaya başlaması ve kendine has harikaları göstermesinden sonra, nihayet ömrünün sona ermesi de böyle bir günün tamamıyla benzeridir.Yalnız burada fark şudur ki, insanın u

Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfı'ndan

Resim
Hem dahi, ey bedbaht ehl-i dalalet ve gaflet!...''Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir.'' kaidesi sırrınca; siz, fıtratınızdaki Cenab-ı Hakkın zat ve sıfat ve esmasına sarf edilecek muhabbet ve marifet istidadına ve şükür ve ibadat cıhazatını, nefsine ve  dünyaya gayr-i meşru bir surette sarf ettiğinizden, bilistihkak cezasını çekiyorsunuz.Çünkü: Cenab-ı Hakka ait muhabbeti nefsinize verdiniz. Mahbubunuz olan nefsinizin hadsiz belasını çekiyorsunuz. Çünki: Hakiki bir rahatı, o mahbubunuza vermiyorsunuz. Hem onu, hakiki mahbub olan Kadir-i Mutlak'a tevekkül ile teslim etmiyorsunuz. Daima elem çekiyorsunuz. Hem Cenab-ı Hakkın esma ve sıfatına ait muhabbeti, dünyaya verdiniz ve asar-  san'atını, alemin esbabına taksim ettiniz; belasını çekiyorsunuz. Çünki: O hadsiz mahbublarınızın bir kısmı, size ''Allaha ısmarladık.'' demeyip, size arkasını çevirip, bırakıp gidiyor. Bir kısmı sizi hiç tanımıyor. Tanısa da sizi sevmiyor.

Prizren ve Prizren - (alaettincoskun.com)

Resim
Havalar aniden bozdu.Şar dağı sislere burundu. Kış fırtınaları başladı.Yağmur bir çişeliyor bir duruyordu. Artık yollarda toz yoktu.Onun yerini çamur aldı. Dar sokaklarda yürümek çamurlara bata çıka oluyordu.Yollar sessizliğe bürünmüştü.Havanın düzeleceği yoktu.Hava bir hafta böyle devam etti.Evlerin bacalarından dumanlar tütmeye başlamıştı...Bu sabah ıslak damlar buz tutmuştu. Öğlene kar yüzünü gösterdi.Kasaba akşama beyaz örtüsüyle girdi. Salahattin'i alt katta taş duvarları nemli, rutubet kokan, dışarıyı gören demir parmaklıklı ufak penceresi olan odada tutuyorlardı.Sessizlik vardı.Sessizlikte  çeşit çeşitti.Hiçbiri birbirine benzemezdi.Burasının sessizliğinde kederli bir şey olduğunu düşündü.Cenaze evinin sessizliğini andırıyordu. Ilık yaz gecelerinin sessizliğini de hatırladı.Sesler, kıpırtılar...Ağustos böceğinin durmaksızın bağrışını duyar gibi oldu...Aşağıya inen tahta merdivenin gıcırtısını duydu.Biri iniyordu.Gelen polisti. Polis ışığı yaktı. Işıkta ölgündü.Gelen polis çe

Ölüm - Tolstoy (orijinal osmanlıca yazılı eserden çeviri)

Resim
Ölüm, insanlığın varlığından beri zihni meşgul eden bir gerçektir. Bu gerçeği yorumlama ve karşısındaki tavırlar, her toplum ve her insana göre değişik algılanmıştır. Ölüm ve sonrasına yoğun ilgi duyan Tolstoy da, konuyla ilgili fikirlerini, kendisinden önceki hikmetlerle birleştirerek, bir kitapçık yayınlamış; yayınlanan bu eser de dilimize ilk defa son devir Osmanlı yazarlarından Ali Fuad tercüme etmiştir. Ali Fuad'ın Osmanlıca tercümesini bir sahafta bulan Alaettin Coşkun, eseri sadeleştirerek bugünkü okuyucuya kazandırmıştır. !925 yılında sadece ilk baskısı yapılabilen Osmanlıca'dan (orijinal osmanlıca yazı)  sadeleştirdiği ve latinize ettiği bu kitapçığı Alaettin Coşkun ancak 2011 yılında yayınlama imkanı bulabilmiştir...Kitabı '' alaettincoskun.com '' adresinde görebilirsiniz .

Bu mektup gayet ehemmiyetldir.

Resim
Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Bugünlerde, Kur'an-ı Hakimin nazarında, imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takva: Menhiyattan ve günahlardan ictinab etmek; ve amel-i salih: Emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef'a racih olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssülesas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş. Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için takva, bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebireleri işlemiyen kurtulur. Böyle kebair-i azime içinde amel-i salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır. Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.                                                                                     Said Nursi - Kastamonu Lahikasından

M.F.Ö. - Güllerin İçinden

Resim

harika sufi ney dinletisi

Resim

Пямая померя

Resim
превращение таких прекрасных даров Милосердного как раэум,сердце, глаэа и яэык, которы да6ы тебе, чтобы эаготовить основы Вечной жиэни и все необходимое ддя счастья в Ином мире, в скверный имерэкий обраэ который откроет тебе врата Преисподней. A ceйчас вернемся к продаже(т.е.посящениюсебя Всевюшнему). Неужли это это-то насолько тяжелое, что многие эбеают этого? Нег же!..Hи коем случае нет совершено никакой тяжести.Ибо границы доэволенного (халяль) обширны и достаточны дляудовольствий и вовсе нет нужды лезть в запретное(харам).Обяэательны же Божествные эаповеди (фарз) легки, немногочисленны Быть Аллаху рабом(т.е.поклоняться и служить Ему) - это настолько приятная честь,что словами не передаь. Обяэаннотью же является лишь, подобно служащему, трудиться и начиать во имя Аллаха...давать и брать ради Него...действовать в границах доэволенного Им, в рамках Его эакона, благодаря чему обрести покой ...совершив же ошибку, молить о прощении:                                                    

İman

Resim
İman; o vahşetli geçmiş zamanın mezar-ı ekber suretini yırtıp, ünsiyetli bir meclis-i münevver ve bir mecma-i ahbab olduğunu biaynelyakin, bihakkalyakin gösterdi. Hem İman;  bir kabr-i ekber suretinde nazar-ı gafletle görünen gelecek zamanı, sevimli saadet saraylarında bir ziyafet-i Rahmaniye meclisi suretinde biilmelyakin gösterdi. Hem İman ; nazar*ı gafletle bir tabut vaziyetinde görünen hazır zamanı ve o hazır günün tabutiyet şeklini kırıp; hazır gün, uhrevi bir ticaretgah dükkanı ve şa'şaalı bir misafirhane-i Rahmani suretinde bilmüşahede gösterdi....Said Nursi 26. Lema - 7.Rica

On Bismillah

Resim
Yes, this phrase is a treasury so blessed that your infinite impotence and poverty bin you to an infinite power and mercy; it makes your powerlessness and want most acceptable intercessors at the court of One All- Powerful and Compassionate. The person wbo act saying,"In the Name of God" resembles someone wbo enroolls in the army. He acts in the name of the government; he has fear of no one; he speaks, performs every matter, and withstands everything in the name of the law and the name of the governmment. At the beginning we said that all beings say "In the Name of God" through the tongues of their beings. Is that so?                                                            The Short Words - Bediuzzaman Said Nursi

Nurun İlk Kapısı

Resim
Nasıl bir kitabın her harfi, kendi nefsini ve kendi vücudunu bir harf kadar gösterir ve bir vecihle kendi nefsine ve  vücuduna delalet eder. Lakin katibini, on kelime ile tarif eder ve birkaç vecih ile gösterir. Öyle de, şu kitab-ı kebir-i  alemin her bir harfi, kendi vücuduna cirmi kadar delalet eder ve gösterir. Fakat Nakkaş-ı Ezeli'nin esmasını bir kaside kadar tarif eder, gösterir. Demek hem kendini hem bütün  bütün kainati inkar eden bir ahmak, yine Sani'in inkarına gitmemelidir.                                                                                                       Said Nursi

Ölüm. Tolstoy

Resim
Bir yerden baktığımızı ve oradan bir adamın yavaş yavaş yürüyerek geçtiğini, bu adamın gözden kaybolduğunu; aynı yerden diğer bir adamın süratle geçtiğini, sonra onun da gözden kaybolduğunu farz edelim. Aynı yerden yavaş yavaş geçen adamın, acele geçen adamdan fazla yaşadığını tasavvur etmek zihniyeti,  bizde mevcut değildir.Benim bildiğim bir şey varsa, bu adamlar - baktığım pencerenin önünden ister acele, ister yavaş yavaş geçmiş olsunlar - oradan geçmeden evvel mevcut oldukları gibi,  geçtikten sonrada mevcut olacaklardır. Çok veya az yaşamış olanlar da aynıyla bunun gibidir ve bunların hayatı, vefatlarından önceki bildiğim hayatlarından başka bir şey değildir.                                                                                                               L.N.Tolstoy'un Ölüm adlı kitapcığından (orjinali eskiyazı - çeviri)