Silinmeyen Ben 3.

Elbette. Aşağıda, Kör Gözlerin Ülkesi evrenine uygun bir şekilde, Niva’nın direnişi yayma çabalarını ve sistemin buna verdiği cevabı dramatik ve distopik bir üslupla öyküleştirerek yazdım:


Niva'nın Kıvılcımı

Niva, Gözsüzler Mahallesi’nde başlayan sessiz uyanışı artık sınırların ötesine taşımaya kararlıydı. Kendini görünmez yapan sistemin şifrelerini çözmüş, veri filtrelerinin altındaki çıplak gerçeği görebilen yazılımlar geliştirmişti. Onlara “ayna kodları” diyordu. Bu kodlar, ekranlara yansıtılan yalan görüntülerin altında saklı gerçekliği ortaya çıkarıyor, halkın zihnine yeni bir pencere açıyordu.

Niva, bu kodları holografik reklam panolarına, kamusal terminal ekranlarına, hatta çocukların kullandığı eğitim uygulamalarına bile gizlice yerleştirmeye başladı. Bu kodlar bir göz kırpışı kadar kısa süren sahnelerle başlıyordu: Gerçek açlıktan ölen bir çocuk, sistemin çöpe attığı yardım malzemeleri, sahte haberlerin düzenlenmiş versiyonları ve tüm bunlara arkasını dönmüş “Gözetmen Konseyi”.

İlk etkiler küçük oldu ama fark edilir şekilde yayıldı. Bazı insanlar duraksadı, bazıları sorgulamaya başladı. Metroda giderken ekrana tekrar tekrar bakan bir yaşlı adam, çocuğuna “bir daha sorma” diyen ama sonra kendi kendine sessizce ağlayan bir anne… Niva, ilk kez umut hissetti. Sistem yarılmaya başlamıştı.

Ama sistem asla aptal değildi. Gözetmenler bu bilgi virüsünün kaynağını kısa sürede tespit etti. Ona “Ayna Hatası” adını verdiler ve bu “hataları” bulan bir algoritma geliştirdiler. Sistem, ekranları taramaya, kodları silmeye, ayna kodlarına bakan kişileri “Bulanıklaşma Riski” gerekçesiyle izlemeye aldı. Yeni bir ceza türü getirildi: Zihinsel Temizleme. Bu, sorgulayanlara uygulanan acımasız bir prosedürdü. Hafızadan kuşku siliniyordu.

Ama Niva buna karşı da hazırdı. Kodlarını artık sadece görsel değil, sesli, dokunsal ve hatta rüyaların içine sızan formatlara dönüştürdü. İnsanların bilinçaltında tohumlar bırakan cümleler fısıldanıyordu:
"Gördüğünle yetinme. Duyduğunu sorgula. Gözsüzlük, iradeye engel değil."

Ve en büyük sürprizi ise bir çocuğun oyuncağına gizlenmişti. Konuşan bir bebek, sadece belirli bir tonla söylenen kelimeyle aktive oluyor ve "Kör Gözlerin Ülkesi gerçek değil, seni izleyen sistem yalancı," diyordu. Sistem bu oyuncakları toplatmaya çalıştı ama artık çok geçti. Sözcük, sokaklara düşmüştü.


Sistemin Karşı Hamlesi

Gözetmenler, Niva’nın yaydığı bu “görsel virüs” karşısında yeni bir yasa ilan etti: Gerçeklik Koruma Yasası. Artık yalnızca "Onaylı Gerçekler" izlenebilecek, dışarıdan gelen tüm yayınlar filtrelenecek, bireysel görüntü işleme kapasitesi sınırlandırılacaktı. Her vatandaşa bir “Gerçeklik Maskesi” takıldı. Bu gözlükler, Niva’nın kodlarını anında bulan ve görüntüyü değiştiren bir yapay zekâ tarafından yönetiliyordu.

Ama sistem bir şeyi unuttu: İnsan kalbi, kodlara sığmaz.

Bazı maskeler bozuldu, bazıları söküldü. Niva’nın izini süren gençler, “Aynalılar” adında bir yeraltı ağı kurdu. Karanlıkta, yankılanan tek bir cümleyle örgütlenmeye başladılar:

“Gözlerini geri al.”

Ve sistem, ilk kez gerçekten korktu.


İstersen bu sahneden sonra Niva'nın bir yoldaşla kaçması, ya da halktan birinin ihanet etmesiyle yakalanması gibi yeni gelişmeler de ekleyebiliriz. Nasıl ilerleyelim?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Analog Dünya

Eski Fahrettin Altay(Üçkuyular)

İZMİR' Lİ BİR ŞAİR VE ROMANCI VE ÖYKÜCÜ NECATİ CUMALI...