DENEMELER

Akşamlardan bir akşam Aysaranda ay sarmış ay düşmüş.  denizde yakamozlar,  parlıyor karanlık içinde, gözlerin yakamoz.

   Nasrettin Hoca ve Eşeğin Yemi : Bir zamanlar Nasrettin Hoca’nın bir eşeği varmış. Eşek gerçekten çok tembelmiş. Etinden et kesen kendi bildiğince yürürmüş. Bir gün Hoca bu eşeğe binmiş, ağır ağır gidiyormuş. İkide bir modulluyor, “Deh, çüş!” diyormuş. Hoca, eşeğine dönüp şöyle demiş: “Tüh! Biraz daha dayansaydın, sana aç karnına çalışmayı da öğretecektim.”------     Kurt  ve Eşek Tartışması : Ormanın içinde bir kurt ile bir eşek tartışıyormuş. Kurt, “Çimen yeşildir,” demiş. Eşek ise, “Çimen sarıdır,” diye ısrar etmiş. Uzun süre bu konuda atışmışlar. Sonunda konuyu ormanın kralı aslan’a anlatmışlar. Aslan, kurda bir ay hapis cezası vermiş, ama eşeği cezalandırmamış. Neden mi? Çünkü eşek, aslanın gözünde haklıymış! 🦁🐴

STRASSEN     Natürlich können Straßen ein Symbol der Freiheit sein. Straßen können eine Umgebung für Menschen bieten, um sich auszudrücken, zu erkunden und sich frei zu bewegen. Auf der Straße zu sein kann den Menschen das Gefühl geben, Teil der Gesellschaft zu sein, soziale Fähigkeiten zu entwickeln und ihre Umgebung zu erkunden. Spielen und gehen auf der Straße kann für Kinder wichtige Erfahrungen in Bezug auf Entdeckung, lernen und soziale Interaktion bieten. Straßen können Kindern Fähigkeiten wie Empathie, Problemlösung und die Arbeit in einer Gruppe beibringen. Allerdings müssen auch Sicherheitsbedenken und Prüfanforderungen berücksichtigt werden.

 işte yağmur sonrası bir günle ilgili kısa bir hikaye: --- **Yağmur Sonrası Yeniden Doğuş** Yağmurun son damlaları toprağa düşerken, küçük bir kasabanın sokakları sessizce canlanmaya başladı. Gökyüzü, bulutların arasından sızan güneş ışıklarıyla parlıyordu ve hava, taze bir başlangıcın vaadini taşıyordu. Eski bir taş evin önünde, yaşlı bir adam, yağmur sonrası temizlenmiş dünyayı seyrediyordu. Gözleri, etrafı saran rengarenk çiçeklere takıldı. Kırmızılar, maviler, sarılar... Her biri, yağmurun nazik dokunuşuyla daha da canlı hale gelmişti. Çiçeklerin kokuları, birbirine karışmadan, huzur veren bir orkestra gibi havada süzülüyordu. Adam, gençliğinde bu çiçekler gibi renkli ve canlı olduğunu hatırladı. Her bir yağmur sonrası, hayatın kendisine sunduğu fırsatları düşünür, geleceğe dair umutlarını tazelerdi. Şimdi ise, her bir çiçeğin özgün güzelliğini ve kokusunu takdir ederek, yaşamın basit zevklerine odaklanıyordu. Kasabanın diğer ucunda, küçük bir kız çocuğu, yağmurun bırak

Evrende yalnız mıyız? Bu soru, yüzyıllardır insanları büyülemiştir. Dünya dışı yaşamın var olup olmadığına dair arayış, Perseverance gezgininin Mars kayalarından örnekler toplamasından, uzak gezegenlerin atmosferlerine bakmaya kadar bir dizi çaba içerir. Bu arayış, aynı zamanda “Dünya dışı zeka arayışı” olarak da bilinen SETI (Search for Extraterrestrial Intelligence) kapsamına girer. SETI projelerinin çoğu, teknolojik olarak gelişmiş yaşam formları tarafından yayınlanmış yapay veya olağandışı sinyalleri aramaya odaklanmıştır. Diğerleri ise kendi sinyallerimizi göndererek, Dünya’da zeki yaşamın var olduğunu göstermektedir. Bu potansiyel temasta, bilimin yanı sıra etik ve politika da önemli bir rol oynamaktadır. Dünya dışı yaşamın varlığı, milyarlarca trilyon gezegen ve uydunun olduğu evrende, Dünya’nın tek zeki yaşam evi olma ihtimalinin çok düşük olduğunu göz önünde bulundurursak, bu konuda nasıl kanıt arayabiliriz? SETI araştırmalarının temeli, insan zekasının yarattığı ç

İPEKBÖCEĞİ İŞÇİLİĞİNDE  ESKİ ZAMAN ÇEŞMELERİ    Eski sokak çeşmeleri, geçmişte toplumun önemli bir buluşma ve sosyal etkileşim noktasıydı. Çeşme başlarında yaşanan aşklar ve romantik anılar, pek çok türküye ve hikayeye ilham vermiştir. Bu türküler, geçmişin nostaljisini ve sokak çeşmelerinin sosyal önemini yansıtır. Çeşme başlarında yaşanan aşklar, o dönemin ruhunu ve insanların birbirine olan ilgisini anlatır. Bugün ise bu tür anılar ve sokak çeşmelerinin yaşattığı romantizm, nostaljik bir anı olarak hatırlanır.

Herşeyden evvel, şunu söylemek gerekiyor; birincisi, yahudî=Semit (Sâmî) değil. Yahudî bunu bizzat böyle söyleyerek ‘Sâmîliğe’ (Semitizm ve Semitlik) topyekûn sahib çıkıyor. Oysa, Sâmîlik çok geniş bir kol, bir tarih, bir kültür. Ana dal. İçinde, Aram Süryânî, Keldânî, Asurî, Arab ve İbranî olmak üzere, bir sürü halkı barındırıyor. Yani bir insan anti-semit olmakla sâdece ‘İbranî’nin yahut ‘yahudî’nin karşıtı olmuyor, diğerlerinin de karşıtı oluyor. Yani, ben şimdi anti-semit’im desem, bu benim ‘yahudî karşıtı’ olduğumu göstermiyor, bütün Sâmîler’e karşı olduğumu gösteriyor. Ben, o nedenle ‘anti-semit’ kavramını, yahudî’nin ‘PUŞTÇA ve NAMUSSUZCA ve HERŞEYİ ifsâd ettiği gibi’ siyâset ve ideoloji literatürüne soktuğunu biliyorum. Yahudî’nin imza attığı her türlü ahlâksızlığı söylemek de benim işim. Ayrıca, bilinçaltında, Yahudî kendisinin üstün ırk olduğuna inandığı için diğer Semitler’i saymaz, kendinden başka Semit kabul etmez. Bu onun karakterini göstermesi açısından mühimdir.

Suna gezegeni, evrenin eşsiz güzellikteki gezegenidir. Suna, denizleri ve verimli bitki örtüsüyle ünlüdür. Geleceğin yakıtı olarak adlandırılan DG,  bol miktarda vardır. Bu yakıt Pilistina adlı yerli halkın denetimindedir. Ama bu topraklarda pis solucanlar da bulunmaktadır ve yerli halkı tehdit etmektedir. Yeşil Ördek Suna 'nın, kaderini değiştirecek olan UbeydeX' dir. Kurtarıcı bir figür olarak tarihin en kahramanlarındandır. 

Kosovski gezegeninden 70 sene önce 2 milyonu aşkın insan, kayıtlara "vatansız" yazılarak tek yönlü olarak Anatolia gezegenine gönderildi,. Bu anlaşmalı - metazori sürgün edilmekti. Şimdi, artık Anatolia'da iki toplum iki kültür var!!!!!! 🗨️🗨️🗨️🤥🤥🙃🙃😶🤥🙃🙃

İstatistiksel düşünce, verilerin toplanması, analizi, yorumlanması ve sunumu ile ilgili bir matematik bilimidir². Bu düşünce tarzı, veri biliminde temel bir beceri olarak kabul edilir ve analitik düşünme yeteneğinizi geliştirmenize yardımcı olur¹. Karmaşık problemleri çözme, karar verme ve tahmin yapma gibi süreçlerde istatistiksel düşünce önemli bir rol oynar. İstatistiksel düşünce, günlük yaşamımızda karşılaştığımız birçok durumda bizi etkileyebilir. Örneğin, sağlıkla ilgili kararlar alırken, finansal yatırımlar yaparken veya sosyal olayları analiz ederken istatistiksel verilerden yararlanırız. İstatistiksel düşünce, bireylerin daha bilinçli kararlar almasına, riskleri daha iyi değerlendirmesine ve veriye dayalı bir yaklaşımla dünyayı anlamasına olanak tanır. Toplumsal yaşam üzerindeki etkilerine gelince, istatistiksel düşünce, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yaşam memnuniyeti ve toplumsal baskı gibi konularda derinlemesine analizler yapmamıza imkan verir⁵. Bu tür analizler, toplumun

Göçün olumlu ve olumsuz yönleri, göç eden bireyler ve toplumlar için farklılık gösterebilir. Göçün olumlu yönleri arasında, bireylerin daha iyi iş ve eğitim fırsatlarına erişimi, kültürel değişim ve çeşitliliğin artması sayılabilir. Olumsuz yönleri ise uyum zorlukları, sosyal izolasyon ve göç eden kişilerin karşılaştığı ayrımcılık olabilir¹¹. Göçü teşvik eden ülkeler genellikle işgücü piyasalarındaki açıkları doldurmak, demografik dengesizlikleri düzeltmek veya ekonomik büyümeyi desteklemek için göçmenleri çekmeye çalışır. Örneğin, IOM Türkiye'nin göçmen ve mülteci destek programları, göçmenlerin ve mültecilerin daha iyi ve daha istikrarlı bir hayat sürmelerine yardımcı olmak için çeşitli insani yardım ve ekonomik güçlendirme hizmetleri sunmaktadır⁶. Mülteci krizi, özellikle savaş, çatışma ve zulüm nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insanların büyük sayıda yer değiştirmesiyle karakterize edilir. Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle birçok mülteci ve göçmen için ilk giriş ve g

Göçün olumlu yönleri arasında ekonomik büyümeye katkı, işgücü çeşitliliği, kültürel alışveriş ve bilgi transferi bulunurken, olumsuz yönleri arasında entegrasyon zorlukları, sosyal gerilimler ve beyin göçü gibi faktörler yer alabilir. Göçü teşvik eden ülkeler genellikle ekonomik fırsatlar sunan ve göçmenlere kolaylıkla yerleşme imkanı tanıyan ülkelerdir. Mülteci krizi ise genellikle savaş, doğal afetler veya siyasi baskı gibi faktörler nedeniyle milyonlarca insanın ülkelerini terk etmek zorunda kalması durumunu ifade eder. Bu krizler genellikle insan hakları ihlalleri, insani yardım ihtiyacı ve uluslararası ilişkilerde gerilimlere yol açabilir.

ŞEHİR, KENT DEĞİL!      Şehirler ruhumuzu aynası. Nasıl geçmişte inşa edilen şehirler o devrin insanının ruh halini, hayata bakışını, estetik anlayışını yansıtıyorsa bugünkü mimari yapılanmanın da dili var ve bize yine bir şeyler söylüyor. Ruh yorgunluğumuzu, kafa karışıklığımızı, gafletimizi, imanımızın eskisi gibi göğsümüzden taşmadığını anlatıyor.. Yani şöyle, cumhuriyetimiz, kendi mimari tarzını-stilini- oluşturamamıştır! Çarpık şehirler meydana getirmişler. Yani diyom belediyeler hep avantaya koşturmuş. Ver çorbayı yolun üstüne bina yap hesabı, anlatabiliyom mu yani!!!!!

Adam iş arar sonra bir fabrikada bulur  üç gün sonra işi bırakır, neden olabilir? Her insan kafasına uygun iş mi arıyor  olmayınca çalış mıyor mu? Veya çalışmak zor mu geliyor? İş aramak, bulmak ve sonra işi bırakmak birçok faktörün etkileşiminden kaynaklanabilir. İşte bazı olası nedenler: İş Kazası veya Sağlık Sorunları: Adam işe başladıktan sonra bir iş kazası geçirmiş veya sağlık sorunları yaşamış olabilir. Bu durum, işi bırakmasına yol açabilir. Çalışma Ortamı ve Koşulları: Fabrikadaki çalışma koşulları, işçinin beklentilerini karşılamıyor olabilir. Örneğin, aşırı yük kaldırma, zorlu el işçiliği veya yetersiz aydınlatma gibi faktörler işçinin memnuniyetsizliğine neden olabilir. Uyum Problemleri: İşçi, iş arkadaşlarıyla veya yöneticilerle uyumsuzluk yaşamış olabilir. İşyerindeki ilişkiler, çalışanın işte mutlu olup olmadığını etkileyebilir. Kariyer Hedefleri ve Uyum: Belki de işçi, kariyer hedefleri ile fabrikadaki işi arasında bir uyumsuzluk görmüştür. Eğer iş, uzun vadeli hedefler

Her şeyi devletten beklemek , toplumumuzda yaygın bir durumdur. Bu düşünce, bazen  iyimserlikten , bazen de  sistemin korunmasından  kaynaklanır. Ancak bu yaklaşımın bazı sonuçları vardır: Ekonomik Yük : Her şeyi devletten beklemek, ekonomik yükü devlete yükler. İş, aşı, hatta parayı bile devletten beklemek, kaynakların sınırlı olduğu bir ekonomide zorluklara neden olabilir. Bireysel Sorumluluk : Toplumun bireyleri, kendi işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için de sorumluluk almalıdır. Devletin her şeyi yapabileceği düşüncesi, bireylerin kendi potansiyellerini kullanmasını engelleyebilir. Pasif Bekleyiş : Her şeyi devletten beklemek, pasif bir tutumu teşvik eder. Bireyler, kendi çözümlerini üretmek yerine devletin müdahalesini beklerler. Devletin Kapasitesi : Devlet, elbette önemli bir rol oynar ve halkının refahını sağlamak için çalışır. Ancak devletin de sınırları vardır. Her talep karşılanamayabilir. İyimserlik ve Realizm Dengesi : İyimserlik, toplumun işleyişini korurken, gerçekç

Asimilasyon politikaları, insanları zorla göç ettirerek veya zorla asimile ederek kültürel kimliklerini değiştirmeye çalışmak insan hakları açısından kabul edilemezdir. İnsanların kendi kültürlerini koruma ve ifade etme hakkı temel bir insan hakkıdır. Asimilasyon, genellikle toplumsal gerilimlere ve insan hakları ihlallerine yol açar. Bunun yerine, farklı kültürler arasında hoşgörü ve anlayışı teşvik eden politikalar tercih edilmelidir.

İnsanlar köylerinden neden göç etmek zorunda kalır? İnsanlar köylerinden göç etmek zorunda kalabilir çeşitli nedenlerden dolayı. İşte bazı yaygın göç nedenleri: İklim Değişikliği ve Doğal Felaketler: İklim değişikliği, deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklık, sel ve taşkınlar gibi doğal felaketler, insanları yaşadıkları bölgeleri terk etmeye zorlayabilir. Sadece 2018 yılında 144 ülkeden tam 17,2 milyon insan doğal felaketler nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. 2050 yılına kadar bu sayının 200 milyonu aşması bekleniyor1. Yoksulluk ve İşsizlik: Yetersiz ekonomik kaynaklar, yüksek işsizlik oranları ve yoksulluk, insanları daha iyi yaşam koşulları aramak için göç etmeye yönlendirebilir. Sosyal ve Politik Baskı Unsurları: Bazı bölgelerdeki siyasi istikrarsızlık, insan hakları ihlalleri ve baskı unsurları, insanları güvenli bölgelere gitmeye teşvik edebilir. Sağlık Nedenleri: Bulaşıcı hastalıklar, sağlık hizmetlerinin yetersizliği veya kalitesizliği, insanları sağlık nedenleriyle g

Denizde yüzen bir yelkenli, göz alıcı bir manzara sunar. Büyük yelkenleriyle rüzgarı yakalayan bu gemi, sakin suların üzerinde süzülürken özgürlüğün sembolüdür. Yelkenlerin beyazı, denizin mavisiyle uyum içinde dans ederken, güneşin ışığı geminin yüzeyini aydınlatır. Dalgaların hafifçe vurduğu yelkenli, denizcilik tutkunlarını büyüler ve uzak ufuklara doğru bir yolculuğa davet eder. Bu yelkenli, denizdeki sonsuzluğu ve macerayı temsil eder. Rüzgarın gücüyle ilerlerken, denizin derinliklerine doğru bir keşif yapmak isteyenler için ideal bir seçenektir. Yelkenlerin şişkinliği, geminin hızını artırırken, denizdeki sessizliği bozar ve insanı doğanın büyüsüne kaptırır. Büyük yelkenli, denizdeki özgürlüğü ve serüveni arayan herkes için bir çağrıdır. Yelkenlerin rüzgarla dans ettiği bu gemi, gökyüzüne doğru yükselirken, hayal gücümüzü de kanatlandırır. 🌊⛵️