Kayıtlar

İNSAN

    Bir insan düşünün kandırılabilinir fakat asla kandırmaz.Hiç yalan söylemez. Cimri olabilir fakat gerektiğinde verebilir. Yerine getiremiyeceği vaadlerde bulunmaz. Çok merhametlidir sivri sineği bile öldürmez.Kendisine yapılan haksızlıklara şahsi olduğundan pek önem vermez. Ruhu bedenine esir olmaz. Helal daire geniş olduğundan harama el uzatmaz.. ..Böyle bir profile sahip insan neyi temsil eder?

Kini Tepmek

Evet, bunu pek iyi biliyordum! Ve bu en bedbin düşüncemin benden ahlakça pek farklı bir adam tarafından doğrulanması daha çok içimi burktu. Gerçi her zaman tavsiye eden fakat hürriyeti uğrunda ıztırap çekmesini bilen ve daha iyisi, suratına tüküren adamın iyiliğini istemekte devam edebilen bu kadın tellalına ansızın bir şeyin beni yaklaştırdığını hissettim. Böyle bir hisse çirkefe bulunsa bile ben ruh kuvveti adını veririm. En büyük günahımız olan kini tepmesini bilen adamın birçok kusurlarını affedebilirim. Gittikçe daha iyi anlıyorum ki asıl fenalık, insanın ölçüsüz gururudur, bir hakaretin boşluğunu anlayarak buna aldırmak hususundaki aczimizdir.

DENİZ

     Deniz de kapına sığmıyor. Hiç durmadan kıpırdanıyor. Hırsını alamamış gibi dalgalarını kayalara vuruyor. Deniz sonsuzluk, özgürlük hissi veriyor. Denizi seyrederken, ölümü belirleyen sınırların dışına çıktığımı hissediyorum. Deniz be ... Deniz üstü köpürür kayığa da binsem götürür. Beden mi ruha denk gelmiş yoksa ruh mu kendini bedene hapsetmiş bilmiyorum. Denizi seyir ederken ikisi de serbest......!!!!! Bugün böyle: Urla yolu deniz kenarı Balıkçılar Kahvehanesi..

Alooo

      sesi duyan var mı? boğazda eyüp tepelerinde ki mezarda bir kaç adam mezar taşının üzerine bağdaş kurup oturmuş boğazı seyrediyor. öyle gölgelik, öyle serin ve huzur dolu bir yer ki, insan burda bu yaz sıcağında koca loş bir camiye girmiş gibi güzel bir duyguya kapılıyor.. izmir'de bu mevsimde huzur veren bir  yer!!!!! urla iskele ..evet evet....
            Şusan sarayında, büyükten küçüğe kadar hazır bulunan bütün kavime, kral sarayının bahçesi avlusunda yedi gün ziyafet verdi. İnce keten ve erguvani kaytanlarla gümüş halkalara ve mermer direklere bağlı beyaz, yeşil, lacivert kumaştan perdeler mermer döşeme üzerinde yataklar, altın ve gümüştendi. Ve onlara kralın şarabını kral cömertliğine yakışır bollukta altın kaplarda sundular.
Her tarafta efsunlu bir musiki gibi ruhu okşayan ve aklı, sevimli hülyalarla dolduran bir beyazlık, zarif bir mimarı, bir su şırıltısı, serin bir gölge vardı..... Bir zamanlar İstanbul, surların içindeki İstanbul!!! Bir zamanlardı akılda kalan....

ŞÜPHE

          'Dostlarım' 'Bu delikanlının da hırszlardan olmadığını, fırsat kollayıp arkadaşlarına haber vermek için oyunla aramıza sokulmadığını nerden biliyorsunuz? Bence uygun olanı şudur ki, biz onu uyurken bırakıp gidelim.