Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GELECEK 50 YIL - Teknolojik Değişim 2

 Karışık uyarlama sistemleriyle özerk bir işleyişle başa çıkacak bilgisayarlara sahip olmak için, insan düzeyinde esnekliği ve zekayı rutin ve etkili şekilde uygulayan yazılıma gerek duyacağız. Bunun ancak öğrenebilen ve evrim gösterebilen yazılımla başarılabileceği görüşündeyim. KUS'ların devreye girdiği sorunlar önemli ve yaygındır; şehir merkezlerinin bozulması ya da küresel ticarette dalgalanmalar gibi sosyal fenomenlerden, egzotik organizmaların istilası ya da ekosistemlerin sürdürülebilirliği gibi çevre konularına kadar uzanır. Dolayısıyla söz konusu becerilere sahip yazılımlara gittikçe artan bir ağırlık verilecektir. Şimdiki yavaş gelişme temposuyla bile, bireysel kullanıcıların özgün ihtiyaçlarını tanıma temelinde kendisini değiştirebilen yazılımların kullanımı her geçen gün artacaktır. Elli yıl içinde, beklenmedik durumlar karşısında kırılgan olmakla birlikte eğitimli yardımcılar gibi hareket edebilen robotlara muhtemelen sahip olacağız. Her ne kadar sonunda gerçekleşece

GELECEK 50 YIL - Teknolojik Değişim 1

  Moore Yasası'nın süren hükmü yirminci yüzyıl sonlarının birkaç yaygın aygıtını daha da minyatürleştirmeyi ve bir araya getirmeyi mümkün kılıyor. Kol saati boyutunda ve dünya genelinde kullanılabilir bir iletici /video kamera / bilgisayar / canlandırıcı / küresel konum belirleyici/ not defteri aygıta kavuşacağız. Yıldız Savaşları filminde R2D2'nin kullandığı projektöre benzer üç boyutlu projeksiyon gösterimi, tetikte ve katılımcı bir denetime olanak verecek. Bu aygıt bir kol saati kadar yaygın hale gelecek; video oyununa benzer arayüzleriyle ve kullanıcı yönelimli öğrenme özelliğiyle, sonunda sahiden de bir not defteri kadar kolay kullanılabilir olacak.

GELECEK 50 YIL - Sosyal Bir Çerçeve

       Sosyal tahminlerde bulunurken, en azından insan doğasının binlerce yıl yavaş değiştiğini, hatta belki hiç değişmediğini biliriz. Roma'nın ''tahıl ambarı'' Kartaca'nın ürün rekoltesinde bir düşüş olacağı yolunda erken bir uyarısı resmi kuryeler aracılığıyla alınca tahıl piyasasını ele geçirerek yüklü servetler edinen Romalı senatörler vardı. Gerek açgözlülük, gerekse böyle kısa vadeli tahminlerin kullanılmasına vesile olan fırsatçılık izleyen iki bin yılda çok az değişmiş bulunuyor.          İnsan doğasının sağladığı değişmezliğin yanı sıra, yüksek atalet taşıyan süreçlerin yarattığı sorunlar da vardır. Nüfus büyüklüğü ve sera gazları birikimi gibi nüfustan etkilenen süreçler birincil örnekleri sunar. Temelde yatan  kuşak sürelerinden dolayı, yavaş bir devir hızı bunların doğasından gelen bir özelliktir.sosyal gündemimizin büyük bir bölümü,çabuk bir düzeltmeye bağlı olmayan  sorunlardan etkilenir.Bu alandaki düzeltmeler mevcut girişimlerin uzun süreli etk

TARAFGİRLİK

 Hayat- içtimaiyece, inat ve tarafgirlik  gayet muzır olduğunu beyan eder. Eğer denilse:'' Hadiste,'Ümmetimin ihtilafı rahmettir.' denilmiş. İhtilaf ise tarafgirliği iktiza ediyor. Hem tarafgirlik marazı avamı, zalim havassın şerrinden kurtarıyor. Çünkü, bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler, mazlum avamı ezerler. Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa iltica eder, kendisini kurtarır. Hem, tesadüm-ü efkardan ve tehalüf- ü ukulden hakikat tamamıyla tezahür eder.'' El cevap: Birinci suale deriz ki: Hadisteki ihtilaf ise, müsbet ihtilaftır. Yani, her biri kendi mesleğinin tamir ve revacına sa'y eder. Başkasının tahrip ve iptaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfi ihtilaf ise -ki garazkarane, adavetkarane, birbirinin tahribine çalışmaktır - hadisin nazarında merduttur. Çünkü, birbiriyle boğuşanlar müsbet hareket edemezler. İkinci suale deriz ki: Tarafgirlik eğer hak namına olsa, haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkara

Bilge Karınca Yayınları...Öneririm

Resim

Dünya ve Ahiret İşleri

Ruhun yukarılara çıkması,yükselmesi,  hayatın gerçeklerine yüz çevirmeyi gerektirmez.Batıni tasavvufta, herkes, ''Ben Tanrı'yım!!''der.Ruh, bedenden sıyrılıp tanrı ile bir olmuştur. Tanrılaşan bir insanın, maişet ile işi olur mu? Dünya işlerine el sürmemek,elini eteğini çekmek, inanan kesimi geri bırakmış olabilir mi?   Metafizikte rasyonel yok.Oysa olması lazım... Rasyonel olup firma olmak, para kazanmak, gelişmek gerekmekte...    Hindistan bilge insanların ülkesidir. Eskiden oralarda da insanın ruhlar katına erişmesi önemliydi. Dünyadan yüz çevirmek, bilge ülküsüydü. Bir süre, Hindistan hayaletlerin bağdaş kurup oturduğu bir ülke oldu.    Dünyadan uzaklarda arif olmak iş değildir. Gerçek erdem; dünya işleriyle, ahiret işlerini birlikte götürebilmektir. DENEMELER s.186

KIRMIZI SİYAH KİTAP s. 127 (haftaya kitapçılarda ve kitap satış sitelerinde

    Acaba  Dimetoka'yı işgal eden Bulgar askerlerinin, Osmanlı esirlerine ve adı geçen şehrin, sesiz, sakin halkına neler yaptıklarından haberiniz var mıydı? Yok ise, Dimetoka'dan dönen subayların ve yaralı askerlerin ifadelerini alınız. '' Onlar size bütün gerçekleri açıkça söyleyeceklerdir. Zira onlar sizi kendi şark cinayetleri gibi kabul etmektedirler. Onlar silahsız Türk askerlerini nehire atarak onları yaban ördekleri gibi öldürdüklerini ve şehir ahalisinden silahsız bir çok Türkleri süngüye takarak köprü üzerinden nehire attıklarını, gönülleri rahat olarak hikaye edeceklerdir. Siz, Makedonya çetecilerinden oluşan gönüllü alayının rast geldiği Türkleri - asker olmayan ve silahsız Türkleri - boğazladığını duymadınız mı?'' Eğer gerçekten bunlardan haberiniz yoksa Kırcaali taraflarına ve daha güneye doğru derhal bir seyahat yapınız. Yollarda bir çok elleri arkasına bağlı ve boğazlanmış sakallı ihtiyar Türkleri, evlerinde dipçi darbesiyle öldürülmüş Türk kadın

İKİ KADIN s.65 Kitapçılarda ve İnternet kitap sitelerinde

 Ersoy, muvakkat handa ve fani misafirhanede ve kısa bir zamanda ve az bir ömürde; ne gördü? Nimetlerden tattı ve gitti! Arkada kalan, zaman içinde, toz tutmuş artık kullanılmayan eşyalar! Baktığınızda, onlarla özdeşleşen, onlardan geriye kalan eşyalardı. Bir zamanlar Peride'yi arada öfkelendiren, arada kalbini titreten, gözlerine bakan yoktu artık. Yıllar geçip gitti, bahar günleri geçti, çiçekler soldu, gençlik söndü. Hayat, zambak yaprağında bir su damlasından başka bir şey değil demek ki...   Peride, kullanılmayan eşyaların kokusunu içine çekerek,  Ersoy'u hissettiren eşyaları saygıyla okşar çıkardı. Bir zamanlar birbirlerinin nefesiydiler. Öyle veya böyle, iyi ve kötü, acı ve tatlı. Tüm eşyaları koysan da; Ersoy, bir zamanlarda kalmıştı. Miş-muşlar bitmezdi. Eşyalar, ömrün tuhaf belki acı bir anısını hatırlıyorlar. Hayal ve zaman... İkisi, sinema perdesi gibi, sonu bu evde olan geçmiş günleri gösteriyor. Peride sevenini kaybetmişti. Peride'nin yüzü bildiğim yüz değild

İKİ KADIN (haftaya yayında)

 Gülben'in başı dik, yüzü apak, kararlı; hatta yapacağım göreceksin der gibi bakıyordu. Küçük ela gözleri, küçük yüzünde parlak ve büyük görünüyordu.. Konuşuyor, yanında dursam hiç bitmeyecekmişçesine konuşacak. Daha önceki şartların zorluğundan dolayı kafasında oluşan giriverlerden kurtulmuştu. Gece aleminin bütün asarını yırtan gündüz ışığı sarmıştı düşüncelerini. Kıpır-sapır değildi. Başkalarına bar olmamak için çalışıyor, daha iyisini yapmaya çaba gösteriyordu. Bu çabasında kendi duygularını daima elekten geçiriyordu. Ağlamaları geçmişti. Gözzünün altında elmas gibi parlayan, o gözyaşları, yoktu artık. Tekrar olur mu, yokluk elemi yine deşilir mi? Bilemem.  ''Ellerim yüzüme yoldaş, çok dua ediyorum. Suları sormayacağım, hararetimi kesmek istemiyorum.''                                                                                               S. 59...

Budizm

 !910'lu yıllarda Avrupa ve Amerika 'da  Hıristiyanlıktan Budizme dönen insanların sayısı fazlaymış. Bu öğretinin ahlaki temeli  beni özellikle etkiliyor.. Budizmde beş temel kural seçiyorum. 1-Hiçbir canlıyı kasten öldürme 2-Başkalarına ait olanı çalma 3-Cinsel arzularına boyun eğme 4-Gerçeği söyle 5-Alkol ya da sigaraya esir olma

DENEMELER: Tolstoy. Ölüm

DENEMELER: Tolstoy. Ölüm : Muhabbet, yalnız ölüm korkusunu gidermeyip, aynı zamanda ona dair düşünceleri de ortadan kaldırır. Hayatın son dakikalarında, köylü bir ihti...

Tolstoy. Ölüm

Muhabbet, yalnız ölüm korkusunu gidermeyip, aynı zamanda ona dair düşünceleri de ortadan kaldırır. Hayatın son dakikalarında, köylü bir ihtiyar kadın, yanındaki kızına ''Ben yazın vefat ettiğimden dolayı çok seviniyorum .''Zira kışın mezar kazmak, güç ve zahmetli, yazın ise kolaydır. Şimdi seviniyorum ki, ölümüm yaza tesadüf etmekle, mezarımı kazmak için, insanlar daha az zahmet çekecekler.'' İhtiyar böyle söyleyerek son derece huzur içinde ruhunu teslim etti. Çünkü son nefesinde dahi kendini değil, başkalarını düşünüyordu... Ölüm  s. 62

PRİZREN ve AHMET COŞO

Resim
Ahmet Coşo, başka şehirlere gittiğinde bir hafta bazen iki hafta evden uzak kalırdı. Eve dönüşlerinde, içini tatlı bir ferahlık kaplardı. Prizren'e yaklaştıkça, ılık, asude bir şehre gittiğini duyardı. Yüzünde hafif bir gülümseme olur, kalbi yumuşardı. İşte Prizren...Prizren muhabbetti. Bu topraklardan nice saltanatlar nice hükümdarlar geçmiş, zulümat dolu yıllar bu toprakları kan gölüne çevirmişti. Ama Prizren oradaydı. Ve buradaki insanlar yıllarca birlikte yaşamıştı. Ebediyen Balkanların sevdalı şehri olarak kalacaktı. İkindiye yakın eve geldi. Hayriye sofada oturuyordu. Kocasının geldiğini görünce yavaşça balkona çıktı. -Hoş geldin. Sefalar getirdin -Hoş bulduk Hayriye. Nasılsın? -İyi be iyi. Güvercinlerin kafesi açıktı. Coşo'yu görünce hepsi birden dışarı hücum etti. Bazıları omuzuna kondu. Bulabildiği az yemle yemledi. Hado'nun sofada söylediği: Ak güvercin olsaydım Pencereye konsaydım Penceren pek yüksekte Yar dizine konsaydım.........türküsü kulağına gel