Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kafe Maya, Zeytinalanı

Resim
bir fotoğraf bir hikaye    Hikaye: Dalgasız Denize Vurulan Şükür Kasım'ın ortasıydı. Her yer kasvetli bir griye bürünürken, Zeytinalanı'ndaki Kafe Maya inatla pırıl pırıl parlıyordu. Mekânın sahibi İlyas Amca, "Güneş, denizi sevdi mi, Kasım filan dinlemez," derdi hep. O gün de hava, tıpkı İlyas Amca'nın dediği gibiydi; açık ve vaatkâr. Deniz, sanki cam bir yüzeymiş gibi, tek bir kıpırtı bile göstermiyordu; dalgasızdı. O an masada oturan Aylin için, bu dalgasızlık, hayatın karmaşasından süzülüp geriye kalan saf huzurun fiziksel bir karşılığıydı. Köşedeki varil sobanın yanık odun kokusu, tuzlu deniz kokusuna karışmış, mekânın isli tavanında dans ediyordu. Aylin, üzerinde geleneksel kareli bir örtü serili tahta masada tek başına oturuyordu. Sandalyesi, diğerlerinden daha mavi, sanki burada uzun süre oturmayı garantilemek istercesine hafifçe eskimişti. Önündeki ince belli bardağın içindeki çay, buğusuyla yüzüne hafif bir sıcaklık yayıyordu. Çayı yudumladı....

SaBIR

Elbette, işte o deyişten esinlenen kısacık bir hikaye: Kervancı Halil, sarp dağların arasındaki o dar geçitten geçmek için tam on yıldır uğraşıyordu. Geçidin bir ucunda Halil, diğer ucunda ise geçidin koruyucusu olduğunu iddia eden inatçı bir derviş vardı. Halil "Yol benim!" dedikçe, derviş "Sabır benim!" diyor, yolun tam ortasındaki küçücük çeşmenin başında oturup tespih çekmekten başka bir şey yapmıyordu. Halil'in acele bir işi vardı. Gençliğinde, "Bu dervişi bir günde yola getiririm!" demişti. Yıllar geçti. Halil'in devesi Koca Yusuf yaşlandı, Halil'in sakalları ağardı. Derviş ise hala aynı dervişti, çeşme hala aynı çeşmeydi. Bir sabah Halil, devesinin yularını okşadı. "Gördün mü Koca Yusuf," diye mırıldandı. "Bu işin bir varması yokmuş, sadece bir bitişi varmış." Devesini çözdü, yükünü indirdi ve dervişin karşısına oturdu. "Hayırdır kervancı, vaz mı geçtin?" dedi derviş. Halil, yorgun bir gülümsemeyle başını sa...

yazmak

Resim
   Yazmak, gerçeği yeniden anlamak olan bir eylemdir. Dünyayı ve insanı her seferinde yeniden sahneye koymak zorunluluğu var. Bu sebeptendir ki, yazan(yazar) , yazacağı şeyin cahilidir.,.. Öğretmen M. Üftadeoğlu : "iyide olsa yazın kötüde olsa yazın" der,      Yazmak, gerçeği yeniden anlamak olan bir eylemdir. Dünyayı ve insanı her seferinde yeniden sahneye koymak zorunluluğu var. Bu sebeptendir ki, yazan(yazar) , yazacağı şeyin cahilidir.,.. Öğretmen M. Üftadeoğlu : "iyide olsa yazın kötüde olsa yazın" der,