YAHYA DERESİ ÇOCUKLARI

YAHYA DERESİ ÇOCUKLARI
    Eski mahallenin sokakları artık tanınmaz olmuştu. Beton blokların arasına sıkışmış dar yollar, bir zamanlar çocuk sesleriyle yankılanan boş arsaları çoktan yutmuştu. Ama dere hâlâ oradaydı; biraz kirlenmiş, biraz daralmış olsa da geçmişin izlerini saklayan bir dost gibi akmaya devam ediyordu.
     Eski dostlar, yıllar sonra buluşmak için sözleştiklerinde, yine derenin yanındaki çardağı seçtiler. Çardak,  boyaları dökülmüş, tahtaları eskimişti. Fakat onlar için hâlâ çocukluklarının yaz akşamlarını, gizli oyunlarını, ilk hayallerini saklayan bir mekândı.

Urim Baba'nın yaptığı kahveler içildikçe sohbet koyulaştı. Genelde gırgır muhabbetti . Ama hepsinin gözleri, arada bir dereye takılıp kalıyordu.

“Ne çok şey değişmiş,” dedi içlerinden biri, derin bir nefes alarak.
“Evet,” diye karşılık verdi diğeri, “ama şu dere… sanki bizi hâlâ olduğumuz gibi hatırlıyor.”

O an, çardağın altındaki sessizlik, onların dostluğunu yıllar ötesinden bugüne taşıyan bir hatıra gibi ağırlaştı. Değişen sokaklara rağmen, içlerinde hâlâ çocuk kalabilen bir yer olduğunu hissettiler.

Bu gün, dostluklarını yeniden onardılar; tıpkı derenin akmaya devam ettiği gibi, hayatın da hatırlamayı bilenlere sadık kalacağını anladılar.

---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Analog Dünya

Prizren ve Prizren - Ak Güvercin Olsaydım. (Tem Metin)

Köfteci Hamil ve Ekmek Teknesi